-
4th Temmuz 2008

Kandiller-Prof.Abdulaziz Bayındır

posted in KANDİLLER |

ABDULAZİZ BAYINDIR:Müfessirlerden Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Beraat gecesinin fazileti hakkında bir tek sağlam hadisin bile gelmediğini, dolayısı ile bu konu ile ilgili olarak hadis diye dolaşan sözlere itibar edilmemesi gerektiğini söylemektedir. [Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, (Duhân Sûresi, 2. ayetin tefsiri)] Gerçekten de Peygamberimiz Muhammed (sav)’in ve sahabe-i kiramın mescidlerde bu geceyi ihya etmek için toplandığı, özel dualar ettikleri, bugün özellikle ülkemizde olduğu gibi bu geceye has namaz kıldıkları şeklinde tek bir rivayet dahi gelmemiştir.

Alimlerin büyük bir çoğunluğu Duhân suresinde geçen “mübarek gece”nin kadir gecesi olduğunu söylemişlerdir. Müfessir Ebu Bekir İbnu’l-Arabî bu konuda şöyle demektedir: “Bu ayette geçen mübarek gecenin kadir gecesi değil de başka bir gece olduğunu iddia edenler, Allah’a büyük bir iftirada bulunmuş olurlar.”[Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, a.g.e., c. 4, s. 1678]

Bir de Beraat gecesi ile alakalı olarak halk arasında “Beraat gecesi namazı” olarak bilinen bir namaz vardır. 100 rekât olan ve her rekâtında Fatiha ve on defa İhlâs suresinin okunması gerektiği söylenen[Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 188] bu namazın, miladi 1010 (h. 400) veya 1056 (h. 448) yıllarında Kudüs’te ortaya çıktığı da kaynaklarda belirtilmektedir.[ Aliyyu’l-Kârî ve Fâkihî’den naklen; Halit Ünal, “Berat Gecesi”, DİA, c. 5, s. 475]

Recep ayında bulunan Regaib ve Mirac kandilleri ve faziletleri hakkında da herhangi bir delil bulunmamaktadır. Yalnız Recep ve Şa’bân ayları hakkında bir kaç söz söylenmesi gerekmektedir: Recep ayı “dört haram ay”dan bir tanesidir. Diğerleri Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. Bu aylarda savaşmak haram kılınmıştır. Dolayısıyla bu ayların diğer aylara göre bir fazileti bulunmaktadır. Âlimler bu aylarda oruç tutmanın müstehab olduğunu söylemişlerdir. Fakat Peygamber (sav)’den ve ashab-ı kiram’dan özellikle bu ayda oruç tutmanın faziletine dair herhangi bir sahih rivayet nakledilmemiştir. Bir de halk arasında “üç aylar” olarak bilinen Recep, Şa’ban ve Ramazan ayları hakkında rivayet edilen: “Recep Allah’ın ayıdır, Şa’ban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır.” Sözü hakkında âlimlerin çoğu “bu uydurmadır” demiştir. Ayrıca yine Recep ayının fazileti hakkında: “Kim o ayda şu kadar namaz kılarsa ona şu kadar sevap verilir, kim o ayda istiğfar ederse ona şu kadar ecir verilir.” Şeklinde hadis diye rivayet edilen sözlerin hepsi mübalağadır, hepsi âlimler tarafından tekzib edilmiştir.[Yusuf el-Kardâvî’nin Recep ayı ile ilgili bir fetvası] Özellikle Regaip gecesi ile ilgili olarak halk arasında meşhur olan Regaip namazıyla ilgili rivayeti, 1023 (h. 414) yılında vefat eden Ali b. Abdullah b. Cehdâm isimli Mekkeli sûfî bir zatın ihdas ettiği / ortaya çıkardığı kaynaklarda belirtilmektedir.[İsmail b. Ömer İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, Beyrut, trs., c. 12, s. 16; Nebi Bozkurt, “Kandil”, DİA, c. 24, s. 301]

Peygamberimiz (sav), Ashab-ı Kiram, Emevîler ve Abbâsîler dönemlerinde herhangi bir kutlama örneğine rastlanmayan Rebiulevvel ayının on ikinci gecesi olan Mevlid kandili, ilk defa hicretten yaklaşık üç yüz elli yıl kadar sonra Mısır’da, Şii Fâtimî Devleti döneminde kutlanmaya başlamıştır.[ Ahmet Özel, “Mevlid”, DİA, c. 29, s. 475.] Eyyûbîler döneminde birçok tören ve bayram kaldırılmış olduğundan Mevlid kutlamaları Erbil Atabegi Begteginli Muzafferuddin Kökböri (ö. 629/1232) tarafından büyük törenlerle yeniden kutlanmaya başlamıştır.[Ahmet Özel, a.g.e., aynı yer.] Muzafferuddin Kökböri’nin bu kutlamaları yeniden başlatmasının ardında, Musullu sûfi Ömer b. Muhammed el-Mellâ’nın bulunduğu belirtilmektedir.[Ahmet Özel, “Mevlid”, DİA, c. 29, s. 475-476] Peygamber Efendimizin doğum günü olan bu günün / gecenin faziletine dair de herhangi bir delil mevcut değildir.

Ebû Şâme el-Makdisî, Şehâbeddin el-Kastallânî, İbn Hacer el-Askalânî, Celâleddin es-Suyûti gibi bazı alimler Peygamberimizin dünyaya gelmesi sebebi ile sevinmenin, bu gün münasebetiyle muhtaçlara yardım etmenin, Peygamberimize şiirler (mevlid gibi) okumanın güzel birer amel olduğu söyleyerek, bu gibi Mevlid kutlamalarının “bid’at-ı hasene” sayılması gerektiğini söylemişlerdir. Mâlikî fakihi İbnu’l-Hâc el-Abderî, Ömer b. Ali el-Lahmî el-Fâkihânî, İbn Teymiyye, Muhammed Abduh, Abdulaziz İbn Bâz ve Hammûd b. Abdillah et-Tuveycîrî gibi âlimler ise mevlid kutlamalarına “bid’at-i seyyie” gözüyle bakmış ve buna şiddetle karşı çıkmışlardır. [Ahmet Özel, a.g.e., s. 477-478; Ahmet Özel, “Mevlid: Tarihi ve Dini Hükmü”, Dîvân İlmî Araştırmalar Dergisi, Bilim ve Sanat Vakfı, İstanbul, 2002/1, sayı: 12, s. 243-246]

Dinde sonradan ortaya çıkan ve hakkında herhangi bir delil bulunmayan bu gibi durumlar hakkında Allah Resulu (sav) şöyle buyurmuştur:

“İşlerin en kötüsü sonradan ihdas edilenler / ortaya çıkarılanlardır.” “Sonradan ihdas edilen her şey bid’attir”[ Nesâi, Îdeyn, 22; İbn Mâce, Mukaddime, 7] “Her bidat dalalettir, her dalalet de ateştedir.”[ Müslim, Cuma, 43; Ebu Davud, Sünnet, 6]

Sonuç olarak şu söylenebilir ki; ne Kur’an’da ve ne de sünnette bugün geniş halk kitleleri tarafından kutlanan kandil gecelerine işaret vardır. Mübarek kabul edilen bu geceler, Peygamber Efendimiz ve ashabından çok sonra Mısır ve Kudüs’te kutlanmaya başlamış, daha sonra İslam dünyasının çeşitli bölgelerine yayılmıştır. Bu kutlamalar kesinlikle İslam’ın bir emri veya bir tavsiyesi değildir. Müslüman toplumlar tarafından ortaya çıkarılmış ve gelenek haline gelmiştir. Osmanlı padişahlarından II. Selim döneminden itibaren’kandil’ adını alan bu geceler miraciye, regaibiye, mevlüt gibi çeşitli etkinliklerle ihya edilmiştir. Kandil gecelerini kutlayan her toplum kendi kültüründen bir şeyler eklemiş ve böylece bu geceler gelenekselleşmiştir. Günümüzde de kandil geceleri halk camilere akın etmekte, kandil simidi ve tebrikleşmelerle son derece yoğun bir şekilde kutlanmaya devam etmektedir.” YAHYA ŞENOL http://www.suleymaniyevakfi.org/

This entry was posted on Cuma, Temmuz 4th, 2008 at 14:18 and is filed under KANDİLLER. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

There are currently 3 responses to “Kandiller-Prof.Abdulaziz Bayındır”

Why not let us know what you think by adding your own comment! Your opinion is as valid as anyone elses, so come on... let us know what you think.

  1. 1 On Ağustos 21st, 2011, Malik Köse said:

    Allah’ın selamı üzerinize olsun,
    Birkaç yıldır her Ramazan ayı geldiğinde siz de aynı cümlelerle malum medya ile meydanlara iniyorsunuz. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, “söylediklerinizin tamamı doğru” olsa da kıymeti yok sözünüzün. Zira yapıcı bir üsluptan öte, Y. Nuri’leşerek, yani müslümanlara ve onların kabul ettiği önderlerine hakaret ederek konuşuyorsunuz.

    Şimdi sen de kalkmış ilmiye meclislerinde tartışılması gereken mevzuyu star tv de ve de kütahyalı gibi seviyesiz birinin karşısında yapıyorsun. o da sana sordurur vve kendisi de cevap verir: “iftarı cinsel ilişkiyle açabilir miyim?” diye. yazık yazık. birazcık basiretiniz olsun.
    Ben de naçizane ilahiyat okudum. bazı şelyler vardır (eğer dine inanca amele kr’ana sünnete ters, zıt düşmüyorsa) ki, söylenmemesi söylenmesinden daha hayırlıdır.
    Git nerede tartışacaksan tartış; ama bunu milletin değer verdiği, önemsediği hususları altüst ederek değil.
    SONRA KİME NE FAYDAN OLDU! Konuşmaktan maksat fayda ise sen kime ve nasıl faydalı oldun hiç kendine enaniyetini yenerek sordun mu, söyler misin Allah aşkına!
    Müslümanların nefretini kazanma! Bırak Beyaz’ları, beyazlaşmaları… Sevilirken ve henüz vakit geç olmadan, simandaki nur u hüdayı eksiltme…
    Müslüman kardeşin olarak uyarıyorum: Tuttuğun bu yol, yol değil!
    Allah hepimizin yâr ve yardımcısı olsun. Taş yerinde ağırdır. Selam ve dua ile…

  2. 2 On Aralık 11th, 2011, osman said:

    Bayındır hoca güzel açıklamalarda bulunmuş, olaya böyle bakmak lazım. Hurafelerle, bidatlarla yüzleşmek, insanlara doğruyu söylemek gerekiyor. Masal hikaye dinleye dinleye uykumuz geliyor artık.Hele hele hutbeler ve vaizler perişan ediyor herşeyi,yazıklar olsun bu millete kuranı anlatmayan diyanet ve onun vaizlerine.

  3. 3 On Temmuz 4th, 2012, mehmet cahit said:

    Hocamın bu konudaki yorumu elbette ilmi bir araştırmanın neticesidir. İlme ve özgür akla saygı göstermeliyiz. Ayrıca din kimsenin tekelinde değil. Eğer söylenen söz doğru ise yapıcı üslup olup olmaması bir şey ifade etmez.Hele hele de konu dinimiz ise . Yanlız Allah’a teslim olan insanlar bedeli ne olursa olsun doğruları söylemekten sakınmazlar.Teslimiyet ve Allah’ın adını yüceltmek bunu gerektirir.Kendisini saygıyla selamlıyor ve takip ediyorum..

Yorum Yaz