-
29th Temmuz 2008

Enerji ve ışık

posted in ÖYKÜLER |

ENERJİ VE IŞIK

Kocaman bir şehir düşünün. Ortasında büyük bir trafo var. Şehrin bütün köylerine ve kasabalarına enerji ve ışık vermek için kurulmuştur. Kasabalılar enerji ve ışık almak istiyorlar fakat onların atalarından kalma el fenerinin, gaz lambasının (geleneksel inanç ve uygulamalarının) ortadan kalkmasını istemiyorlar. Kasabalılar diyorlar ki: “Sizin vereceğiniz enerji ve ışık gibi bizim lüksümüz(rivayetler) var. Enerjinin verdiği ışığı verir. Lüks olmadan enerjinin verdiği ışıktan bir şey anlamayız çünkü biz lüksün verdiği ışığa alıştık. Onun ışığıyla aydınlanıyoruz. Enerji ve ışıkla beraber lüksün olması gerekir. Enerjiden biz anlamayız ancak onu derinlemesine bilen insanlar anlar” Ataları bunlara iki şey emanet etmiş birincisi enerji ve ışık ikincisi lüksleri, eğer bu iki şeye sadakat gösterirlerse doğruyu bulurlar. Diyorlar ki: “Eğer biz enerji ve ışıkla uğraşırsak güçlü gelen ışık ve enerji bizi çarpar. Ya da yanlış anlarsak enerji ve ışığın verdiği sigortalar atar. Enerjinin yüzünden karanlıklarda kalırız. En iyisi ondan biz anlamayız onu ancak bilenler anlar. Biz ise ancak bizi çarpmayacak, bize ışık verecek lüksümüzle uğraşalım. Onunla uğraşarak ve kurcalayarak enerjinin ve ışığın nasıl ve neden sorularına cevabı ancak onda buluruz. Çünkü atalarımız lüks konusunda çok uğraşşlar” nasıl mı? Tıpkı At, ot meselesinde olduğu gibi. Atı yakalamak için yalancıktan ot ile yakalamayı ölçü alanlar gibi. Kasabalılardan biri lüks almak için gidiyor. Sağlam bir yerden alıyım diyerek yola çıkıyor. Birde ne görsün lüks alacağı adam bir tutam otla atını aldatıyor. Alacaklı adam diyor ki: “Bu adam sağlam birisi gözükmüyor bu adamdan lüks alınmaz. Çünkü atını aldatandan lüksü nasıl alalım diyor. Bununla övünüyor yani demek istiyor ki biz lüksü alırsak çok sağlam bir yerlerden alırız. Yüzde yüz enerji ve ışığı lüksün verdiği ışıkla anlarız. Enerji ve ışıkla her şey elde edemeyiz. Bunun yanında lüksün olması gerekiyor. Lüksün içinde gaz ve tüp var(din bilginleri) Gaz ve tüp olmazsa ışıklanamayız diyorlar” Daha doğrusu onlara : “Enerjinin ışığına uyun denildiği zaman. “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Ya onlar aklı bir şeye ermemiş ya da doğruyu bulamamışsa!” 2/170

Diğer bir kasabanın halkı ise enerji ve ışık alıyor(Allah ve Ku’ran). Bütün tesisatlar inanarak döşenip, enerji ve ışık onlara veriliyor. Deniyor ki: “Bu ışıkla özgürsünüz istediğiniz şekilde israf etmeden, yerli yerinde, gerektiği şekilde kullanmaları söyleniyor.” Fakat bunlar enerji ve ışıklarını düzenli, israf etmeden, yerli yerinde, gerektiği şekilde kullanmadıkları için iki de bir trafodaki ana kofra arızalanıyor. Arızalanan(hata) ışığın yapılmasını onlara öğretmek istiyorsun ama bunlar biz ışıktan anlarız fakat arızalanan yerleri nasıl tamir ederiz? Onlara soruluyor siz bu enerji ve ışıkla yaşamak istiyor musunuz bunlar evet diyorlar. Bunlara söyleniyor ki bu arızayı düzeltmek istiyorsunuz fakat öğrenip, çalışmadan nasıl halledeceksiniz. Bunlar bu arızayı yüzde yüz bilmedikleri bunun arıza olduğuna inanmadıkları için bozulan arızayı bir türlü yapamıyorlar. Neden mi? Enerjinin ve ışığın doğru olduğunu biliyorlar. Fakat ona sahiplenmeyip, onun kendilerinin işlerini kolaylaştıracağına yeteri kadar inanmıyorlar. Buna yüzde yüz inansalar arızalanan bölgeyi tamir etmek için gayret içinde olacaklar. Ya da bilen birisine gidip bu arızayı anlatması bunu ben halledemedim demesi veya ben bu arızayla uğraştım fakat bunu ben kendi işim gibi görmediğim için ben bu arızayı(hata) yapamıyorum bana yardımcı olur musunuz dedikten sonra. Karşında ki ustayı çok iyi dinlemelisin. Verdiği talimatlara harfiyen uyup arızalanan bölgeyi hemen tamir etmeye girişeceksin. Eğer bu kadar öğretilenlerden sonra bu işi başaramıyorsan bu işin sonu helaktir. Bu gidişle başkaları geliyor onlara enerji ve ışık bağlıyor. Biraz faydalanıyorlar yine dikkatsizlik ve düzenli şekilde kullanmama sonucu ışıklar gidiyor. Tekrar enerji ve ışıklar usta tarafından bağlanıyor. Enerji ve ışıklar geliyor. Bunlar bu ışıkta yine devam ettirmeye çalışıyorlar fakat çok fazla bilmedikleri için karanlıklarda kalıyorlar. En son bir şans daha veriliyor. Bunlara ışıktan olan bütün doğrular anlatılıyor. Onlara bunu şöyle yapın şunu böyle yapın deniyor. fakat bunlar aynı şeyleri tekrarladıkları için ışıkta yürümesini iyi bir şekilde değerlendiremiyorlar. Yine bekliyorlar ki bize enerji ve ışık veren birisi gelsin. Fakat her zaman doğruyu getiren şahıs gelmiyor. Çünkü uğraşa uğraşa bıkmış artık canına tak demiş ne halın varsa gör.

Diğer bir kasabanın köylüleri enerji ve ışığı duyuyorlar. Enerji ve ışık için çok seviniyorlar. Bu ışık bizim işimize çok yarayacak diye, bütün köylüler kalkıp kasabaya gidiyorlar. Enerji ve ışığın köye nasıl gideceğini ve bu işi nasıl öğreneceklerini, köylerinin nasıl aydınlanacağını bilmeleri için bilen birisine başvuruyorlar. Bilen birisi bunlara enerji ve ışığın faydalarını ve zararlarını anlatıyor. Köylülere kendi konuştuklarını iyi dinlemelerini ve bu işin temel kurallarını öğrenmelerini istiyor. Usta diyor ki:” Sizin için önemli olanları söylemek istıyorum.

Trafodan alınan enerji ve ışığın temel kuralları çok önemli. Bu temel kuralların önemli olduğuna yüzde yüz inanmanız ve bunların tesisatını çok iyi bilip bütün köylere bağlamasını bilmelisiniz ki. O köylerin insanları da enerji ve ışıktan faydalanıp işlerini kolaylaştırsınlar” Köylüler ustanın anlattıklarını çok iyi dinledi. Tesisat yapmasını inanarak ve mükemmel bir şekilde kendilerini eğiterek ders aldılar. Köylüler ders aldıklarıyla pirim almak için enerji ve ışığı alıp köylerine döndüler. Bu köylüler, öğrendikleri temel kuralları köyde kalan köylülere anlattılar. Köylülerden bazısı bu konuşmaların çok doğru olduğunu bazısı ise bu konuşmaların saçma olduğunu düşünüyorlar. Fakat doğru düşünen insanlar enerji ve ışığın bir an evvel köylerine gelmesini istiyorlar. Bu işin gerçekleşmesi için enerji ve ışığı doğru bulan köylülerin bir birlerini desteklemesi veya bir birlerine yardım etmeleri gerekiyor. Köylüler enerji ve ışığın yüzde yüz doğru olduğunu bilip, inandıkları için bir araya geldiler. Ders alan köylüler bir birlerine ben şu eve enerji ve ışık bağlıyacağım. Öteki ben de bu eve enerji ve ışık bağlayacağım diye işbirliği yaptılar. Köylüler öyle bir çalışmayla çalıştılar ki bir an evvel o köye enerji ve ışık bağladılar. Bu köylülerin enerji ve ışığı doğru bulanlar enerji ve ışıktan faydalanmak için evlerine çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, firin ve benzeri aletler alarak işlerini kolaylaştırmaya başladılar. Fakat şunu unutmamak gerekir. Ders alanlar pirim almak için kendi köylerine ve evlerine enerji ve ışığı bağladıkları gibi başka köylere de bağlamaya başladılar. Öyle bir çalışmayla çalışıyorlar ki diğer köylülerde bu çalışmaya şaşıp kalıyorlar. Yine de bu çabaya karşın hiç durmadan çalışıyorlar. Yorulmak nedir bilmiyorlar. Bunun tam tersi yaptıkları işten çok memnunlar. Yani sevinçten yaptıkları işi içtenlikle yapıyorlar. Köydeki işleri bitirdikten sonra. Kafalarını kullanarak sanayileşmeyi düşünmeye başladılar.(Erdemli davranışlar) Bunlardan kimisi demir çelik, kimisi bakır, kimisi un, kimisi deterjan, kimisi cam, kimisi kereste ve buna benzer çeşitli fabrikalar kurmaya başladılar. Fabrikalar durmaksızın, işçiler de yorulmadan mışıl mışıl çalışıyorlar.

This entry was posted on Salı, Temmuz 29th, 2008 at 08:30 and is filed under ÖYKÜLER. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Yorum Yaz