-
7th Temmuz 2008

Peygamber dini miras olarak yalnızca Kur’an’ı bıraktı

posted in *ANAKAYNAK KUR'AN |

Hz. Peygamberin insanlığa bıraktığı dinî miras, onun hayatında, vefatından 200 yıl boyunca yalnızca Kur’an’ın olduğu çok açık ve belirgin idi. 250 yıl sonra bu belirginliğin üzeri kara bulutlarla örtüldü. Kur’an’ın yanı sıra Peygamberden rivayet edilen çok sayıda metin de ana kaynak  ortaya çıktı. Hadis kitapları, kutsî hadisler, cevşen, birtakım özel dualar, sahabe ve tabiîn neslinin masumiyeti (yanılmazlığı), çeşitli sahabelere ait dinî metinler bunlardan bir kısmıdır.

İlk 200 yıl boyunca dinin tek kaynağının Kur’an olduğu tartışmasız bir gerçek iken sonraki dönemlerde yan kaynak olabilecek olan hadis kitapları, mezhep bilginlerinin bireysel ve ortak görüşleri de dinin ana kaynakları arasında görüldü.

Bu konunun hadislerdeki serüveni aşağıda görülmektedir:

 

 

 

1-a)“Size, sarıldığınız sürece asla sapıtmayacağınız bir şey bırakıyorum: Allah’ın Kitabı…” Müslim Kitap-15 Bab-19 Hadis 1218 İbn Mace Kitap-25 Bab-84 Hadis-3074(KUTUBU SİTTE ÇEVİRİSİNDE BU HADİS TÜRKÇEYE AKTARILMAMIŞTIR.) (Veda hutbesinden aktarılan hadis, hadis otoritelerince eksiksiz ve kusursuz bulunmuştur.) (Son iki hadis hakkında Kur’an ve Sünnet Üzerine Hikmet Zeyveli s.19-24 1996 Bilgi Vakfı Yay.)

 

b)5799-“Resûlullah vasiyette bulundu mu?” diye sordum.”Hayır” dedi. Ben tekrar:”Öyleyse, kendi vasiyette bulunmaksızın halka nasıl vasiyeti farz kılar veya emreder?” dedim.”Allah’ın Kitab’ını vasiyet etti!” diye cevap verdi.” [Buharî, Vesaya 1, Megazî 83, Fezailu’l-Kur’an 18; Müslim, Vasiyet 16, (1634); Tirmizî, Vesaya 4, (2120); Nesâî, 2 (6, 240).]

 

c)5406-İbnu Abbas anlatıyor: “Resûlullah muhtazar (ölmeye yakın) iken evde bir kısım erkekler vardı. Bunlardan biri de Ömer İbnu’l-Hattab idi. Resûlullah : “Gelin, size bir şey (vasiyet) yazayım da bundan sonra dalalete düşmeyin!” buyurdular. Hz. Ömer:”Resûlullah’a ızdırap galebe çalmış olmalı. Yanınızda Kur’an var, Allah’ın kitabı sizlere yeterlidir” dedi. Oradakiler aralarında ihtilafa düştü. Kimisi: “Yaklaşın, Resûlullah size vasiyet yazsın!” diyor, kimi de Hz. Ömer’in sözünü tekrar ediyordu. Gürültü ve ihtilaf artınca, :”Yanımdan kalkın, yanımda münakaşa caiz değildir!” buyurdu. Bunun üzerine İbnu Abbas : “En büyük musibet, Resûlullah’la onun vasiyeti arasına girip engel olmaktır!” diyerek çıktı.” [Buharî, Megazî 83 Salat 80 Fezail 3, İlm 39, Cihad 176, Cizye 6, İtisam 26; Müslim, Vasiyye 22, (1637).]

 

d)5424-…Hz. Ömer hançerlendiği zaman Hz. Süheyb , ağlayarak girdi. Hem ağlıyor, hem de: “Vay kardeşim, vay arkadaşım!” diyordu. Hz. Ömer: “Ey Süheyb bana mı ağlıyorsun? : “Ölü, ehlinin kendi üzerine ağlaması sebebiyle azab görür” buyurdu!” dedi. İbnu Abbâs der ki: “Hz. Ömer öldüğü zaman bunu Hz. Aişe’ye hatırlatmıştım. Şöyle dedi:”Allah Ömer’e rahmet buyursun! Vallahi Resûlullah : “Allah, mü’mine, ehlinin üzerine ağlaması sebebiyle azab verir” demedi. Lakin Resûlullah : “Allah, kâfirin azabını, ehlinin üzerine ağlamasıyla artırır” buyurdular.”Hz. Aişe sözlerine şöyle devam etti: ” Size Kur’an yeter.” Orada “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (Fâtır 18) buyrulmuştur. [Buhârî, Cenâiz 33; Müslim, Cenâiz 22, (928); Nesâî, Cenâiz 15, (4, 18, 19).]

 

e)4727-“Hz. Ömer, Resûlullah’a kelâle'(nin miras hissesin)den sormuştu.”Bu yaz nazil olan, Nisa suresinin sonundaki ayet, bu meselede sana yeterlidir” buyurdular. Hadisin ravisi der ki: “Ebu İshak’a sordum: “Kelâle, ne çocuk ne de baba bırakmadan ölen kimse değil mi?” Bana: “Böyle zannettiler!” diye cevap verdi.” [Muvatta, Feraiz 7, (2, 515); Müslim, Feraiz 9, (1617).] AÇIKLAMA:..”Hz. Ömer der ki: “Ben size, kendimden sonra nazarımda, kelâle kadar ehemmiyetli bir şey bırakmıyorum. Hiçbir şeyde Resûlullah’a kelâlede olduğu kadar çok başvurmadım. Resûlullah da bana kelâle meselesinde olduğu kadar hiçbir şeyde sert olmadı. Sonunda parmağıyla göğsüme dürttü ve:”Ey Ömer! Nisa suresinin son ayeti sana yetmiyor mu?” dedi. Eğer ben yaşarsam kelâle hakkında (kesin bir hükümle) hükmedeceğim. Kur’an’ı okuyan da okumayan da onunla hükmedecek.”

2-a)53-İmam Malik’e ulaştığına göre, Hz. Peygamber şunu söylemiştir: “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetce asla sapıtmayacaksınız: Allah’ın Kitab’ı ve Resûlünün sünneti. Muvatta, Kader 3, (2, 899) İbn İshak es-Sîre c.4 s.604 Hakim Mustedrek. Veda Haccı’nda söylendiği bildirilen bu sözün hadisçilerce hadis aktarımcısı/ravileri(sened) bütünüyle kopuktur. Peygamberle İmam Malik(179) arasındaki kimlerin olduğu belli değildir. Bu tip hadîse Mu`allak hadis denmekte, böyle bir hadis, hadis uzmanlarınca zayıf kabul edilmektedir. Zayıf hadis dinde delil olarak kullanılmamaktadır.

 

3-a)54-Hz. Peygamber buyurdular ki: “Size, uyduğunuz takdirde benden sonra asla sapıtmayacağınız iki şey bırakıyorum. Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür. Bu, Allah’ın Kitabı’dır. Semâdan arza uzatılmış bir ip durumundadır. (Diğeri de) kendi neslim, Ehl-i Beytim’dir. Bu iki şey, cennette Kevser havuzunun başında bana gelip (hakkınızda bilgi verinceye kadar) birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Öyleyse bunlar hakkında, ardımdan bana nasıl bir halef olacağınızı siz düşünün” Tirmizî, Menâkıb 77, (3790).

 

b)4463-“Resûlullah buyurdular ki: “Haberiniz olsun! Ben size iki ağırlık bırakıyorum. Bunlardan biri Allah Teâla’nın Kitabı’dır. O, Allah’ın (sema-arz arasına uzanmış) ipi olup, kim ona tutunursa hidayet üzere olur, kim de onu terkederse dalâlete düşer. İkincisi neslim, Ehl-i Beytim’dir.” Müslim, Fezailu’s-Sahabe 37, (2408).

 

c)”Ey insanlar, bilesiniz ki: Ben bir beşerim. Rabbim’in elçisinin(ölüm meleği) gelmesi ve davetine icabet etmem zamanı yakındır. Ben size iki kıymetli şey bırakıyorum: Birincisi Kitabullah’tır, içerisi nur ve hidâyet doludur. Allah’ın Kitabı’nı alın ve ona dört elle sarılın.” -Resûlullah Kur’ân-ı Kerîm’e birçok teşviklerde bulunduktan sonra devamla dedi ki: “Ehl-i beytim hakkında size Allah’ı hatırlatıyorum. Ehl-i beytim hakkında size Allah’ı hatırlatıyorum. Ehl-i beytim hakkında size Allah’ı hatırlatıyorum…” Müslim Kitap-44 Bab 4 Hadis-2408 Müsned c.4 s.366-367 Darimi Kitap-23 Bab-1 Hadis-3319 (Hadislerin aktarımcıları(sened), hadis otoritelerince eksiksiz ve kusursuz bulunmuştur.

4896-“Resûlullah Muaz’ı Yemen’e gönderdiği zaman kendisine sorar: “Sana bir dâva geldiği vakit nasıl hükmedeceksin?” “Allah’ın kitabıyla hükmedeceğim” der Muâz. “(Meseleyi Kitabullah’ta) bulamazsan?” “Resûlullah’ın sünnetiyle hükmedeceğim.” “Ne Kitabullah’ta ve ne de Resûlullah’ın sünnetinde bulamazsan?” “Kendi re’yimle ictihad edeceğim, (hüküm vermekten) geri durmayacağım.” Hz. Muaz der ki: “Bu cevabım üzerine Resûlullah (memnun kaldı), göğsüme eliyle vurup: “Allah’ın elçisinin elçisini, Allah’ın elçisini memnun edecek usûlde muvaffak kılan Allah’a hamdolsun!” buyurdular.” Ebu Dâvud, Akdiye 11, (3592, 3593); Tirmizi, Ahkâm 3, (1327, 1328). AÇIKLAMA: Hadis aktarımcıları(sened) itibariyle sorunlu görünse de dini otoritelere göre anlam itibariyle mütevatir bir hadistir.

430-“Resûlullah buyurdular ki: “Sizin en hayırlınız Kur’ân’ı Kerim’i öğrenen ve öğretendir.” Buhârî, Fedailu’l-Kur’ân 21; Tirmizî, Fedailu’l-Kur’ân 15, 2909; Ebu Dâvud, Salat 349, 1452 H.; İbnu Mâce, Mukaddime 16, 211.H.

431-“Resûlullah buyurdular ki: “Belleğinde Kur’ân’dan hiçbir şey bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir.” Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’ân 18, 2914. H. Tirmizi bu hadisin sâhih olduğunu söylemiştir.

This entry was posted on Pazartesi, Temmuz 7th, 2008 at 11:02 and is filed under *ANAKAYNAK KUR'AN. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Yorum Yaz