-
24th Ocak 2010

SAYGI-BARIŞ=>HAK-ADALET=>AHLAK-ERDEM=>SEVGİ-DOSTLUK=>UMUT-SORUMLULUK=>ÖZGÜRLÜK

AYDIN KİŞİ OLMANIN KOŞULU

Neyin neden olduğunu bir gerekçe bulup açıklayamazsanız, aydın kişi sayılmazsınız. Her olayın nedenini açıklayacaksınız, ancak açıklama yaparken de ortalığı fazla dalgalandırmayacaksınız. Kıvrak zekâlı aydın kişi olmanın koşulu budur.

Örneğin çocuk her yıl sınıfta çakıyor. Anne sızlanıp durmada, baba küplere biniyor.  Bu olayın nedenine en uygun gerekçe nasıl bulunur?

— “Ulan çocuğu sarhoşken mi yaptınız, ne halt ettiniz? Baksanıza gözleri öne doğru şaşı, sümüğünü bile çekemiyor. Cebir denklemlerini çözmek kim, o kim… Besbelli ki sersem doğmuş. Boşuna uğraşmayın hiç.” diyemezsiniz… Zaten anneyle baba böyle bir gerekçeyi kabul etmezler.

— Çok zeki ama maalesef çalışmıyor, onun için kalıyor sınıfta, derler.

— Peki, neden çalışmıyor?

— Tembel de ondan…

— Peki, neden tembel?

— Çalışmıyor da ondan…

Bu gerekçe pek yeterli görünmüyorsa, o zaman tembel olduğu için çalışmayan, çalışmadığı için de tembel olan çocuğun bu durumuna yeni bir gerekçe daha bulunur:

– Yaşından ötürü bunalım geçiriyor.

Bir kez çocuk, kafası gelişmemiş olduğu için sınıfta kalmaz. Çocuk mutlaka zekidir, ama tembeldir. Onun için sınıfta kalmaktadır. Tembelliğinin nedeni yaşından ötürü bunalım geçirmesidir.

* * *

Çocuğun yaşından ötürü bunalım geçirmesi gelişen cinsel güdülerini doyuramaması anlamındadır. Yani çocuk erkekse, sınıfı geçmesi için koynuna kadın koymak, kızsa erkek koymak gerekmektedir. Böylece bunalımı bitecek, tembellik etmeyecek ve geceleri rahatladıktan sonra karekökü nasıl alınır yahut botanikte fasulye hangi familyaya aittir daha iyi öğrenecektir.

Bu iddia biraz havada bir iddiadır aslında. Evlilerin bekârlardan daha beyinsel olduğu kanıtlanamamıştır.

O nedenle çocuğun sersem olduğu için değil de, yaşından ötürü bunalım geçirdiğinden tembellik ettiği için sınıfta kaldığı gerekçesi pek bilimsel sayılmaz. Sayılmaz ama anneyle babayı rahatlatır.

Bazıları böyle aydın kişi yorumlarını bir kıyıya koyarlar ve:

– Eşşek sıpasına basacaksın sopayı, bak o zaman nasıl çalışır, derler.

Oysa bu da yanlıştır. Fizik yahut kimya bilginlerinden hiç biri, sopa yiye yiye bilgin olmamıştır. İnsan sopa yiye yiye, erken çavuş bile olamaz. Olsa olsa biraz daha sersem olur.

Peki, ama öyleyse çocuklar neden çalışmayıp sınıfta kalmaktadırlar?

Sıkışırsan:

— Eğitim bozuk efendim, düzen sorunu, dersin, paçayı kurtarırsın.

Çocuk sınıfta çakınca, demek ki anneyle babayı kızdırmadan gösterebileceğiniz iki gerekçe var. Biri:

— Yaşından ötürü bunalım geçiriyor.

Öteki:

— Eğitim bozuk efendim, düzen sorunu…

* * *

Adam her akşam kafayı çekiyor, sonra da:

— Kül tablasını niye dökmediniz?

Yahut:

— Neden soğuk değil bu su, diye hır çıkarıp, camı çerçeveyi indiriyor.

Evde çoluk çocuk herkes ağlamaklı. Adamın her akşam yarım kiloyu devirdikten sonra yedi bela gibi ortalığı kırıp geçirmesinden perişan oluyorlar.

Aydın kişi olarak buna da usturuplu bir gerekçe bulmanız zorunludur:

— Yaşından ötürü bunalım geçiriyor, derseniz karısı anlamlı anlamlı başını sallar, ama adam kızar böyle bir gerekçeye…

Hem sonra çocuk sınıfta kalınca yaşından ötürü bunalım geçiriyor, baba ortalığı duman edince yaşından ötürü bunalım geçiriyor, anne saçını başını yolunca yaşından ötürü bunalım geçiriyor… Gerekçe monoton olmaya başlar.

Bu tür krizlere tıbbi bir gerekçeyle yaklaşmak daha iyidir:

—Karaciğer yorgunluğu…

Yahut:

—Şekeri yüksek galiba, gibi…

Karaciğeri demir gibi, şekeri de yok, derlerse, o zaman:

— Stres, dersiniz.

* * *

Stres’e her şey girer. Karın ağrısı, baş ağrısı, böbrek ağrısı, boyun, kol ağrısı, kafa kırma, göz çıkarma, küfür etme, nara atma, hizmetçiye sulanma, karıyı boşama, işten çıkma, müdürle kavga, sigarayla uyuma, meyhanede gecikme, sofraya küsme, her şey…

Kim, nerede ipin ucunu kaçırmışsa yahut kendinden sızlanıyorsa yahut kaynanasını gebe bırakmış Arnavut damat gibi süklüm püklüm düşünüyorsa, gerekçe olarak:

— Stres’e dayanırsın.

Böylece “yaşından ötürü bunalım” yahut “stres” yahut “düzen sorunu” diye cebinde üç gerekçen varsa, her olayın nedenini aydın kişi olarak, ortalığı fazla bulandırmadan kolayca çözebilirsin.

* * *

Bakkal kazık attı.

Gerekçe “düzen sorunu”

Otobüs geç geldi.

Gerekçe “düzen sorunu”

Karı evden kaçtı.

Gerekçe “stres”

Koca hırsından sürahiyi aynaya patlattı.

Gerekçe “stres”

Çocuk komşunun kızını iğfal etti.

Gerekçe “yaşından ötürü bunalım”

Para yetmiyor.

Gerekçe “düzen sorunu”

Elektrikler kesildi.

Gerekçe “düzen sorunu”

Karı ağlayıp duruyor.

Gerekçe “yaşından ötürü bunalım”

Ayakkabı ayağını sıkıyor.

Gerekçe… Ahmaklık edip ayakkabıyı ayağına küçük almışsın… Neden ahmaklık ettiğine gelince, günün yorgunluğundan dikkatin dağılmış, yani stres… Neden o kadar yoruluyorsun, düzen sorunu… Ayakkabının sıktığından ötürü sövüp sayarsan, yaşından ötürü bunalım…

Aydın kişi olarak, olayların nedenini bulmak için bu üç gerekçe yeter de artar bile. Gerekçeyi bulduktan sonra çaresini bulmayı da tanrı’ya havale edersin… Böylece aydın kişi olarak her şeyin nedenini bilir, rahat edersin… (Çetin Altan)

 

posted in GÜNCEL | 0 Comments