-
20th Ağustos 2008

Veda Hutbesi

posted in RİVAYETLER(Hadis) |

VEDA HUTBESİ

Hz. Peygamber’in 9 Zilhicce 10 / 6 Mart 632 Cuma günü sayıları 140.000 civarındaki topluluğa Arafat’ta îrad ettiği konuşmanın kaynaklardan çıkarılan karşılaştırmalı bir metni aşağıda verilmiştir. Hz. Peygamber konuşmaya başlamadan önce Cerîr b. Abdullah vasıtasıyla sükûneti temin etmiş ve Rebîa b. Ümeyye gibi gür sesli münâdîleri görevlendirerek cümlelerin tekrar edilip uzaklara kadar duyurulmasını sağlamıştır.

“Hamd ve şükür Allah’a mahsustur; biz O’na hamdeder, O’ndan yardım talep eder, affımızı ondan diler ve ona yöneliriz. Nefislerimizin şerlerinden, hareket ve fiillerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah kimi doğru yola iletirse o kimse için sapıklık olamaz; kimi sapıklığa sevkederse o kimse için doğru yola sevkeden kalmamıştır. Allah’tan başka ilah olmadığına, O’nun Tekliğine ve bir denginin bulunmadığına şehadet ederim. Yine şehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.

Ey Allah’ın kulları! Sizlere Allah’tan korkup çekinmenizi tavsiye ve sizi O’na itaatte bulunmaya teşvik ederim. Bu suretle en iyi ve hayırlı olan bir şey ile sözlerime başlamak istiyorum:

O halde ey insanlar! Size açıkladığım şeyleri dinleyin! Zira bilmiyorum, bu yıldan sonra bulunduğum bu yerde belki de sizlerle tekrar buluşamayacağım.

Ey insanlar! Kanlarınız (hayatınız), mallarınız, haysiyet ve şerefleriniz, Rabbinizle buluşacağınız güne kadar, bu yerde (Mekke), bu ayda (Zilhicce), bu günün mukaddes olması gibi mukaddes ve mükerremdir. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?.. Ey Allah’ım Sen şahit ol!

Emanet olarak eli altında bir şey bulunduran kimse, onu kendisine emanet etmiş olan şahsa iade etmelidir.

Gerçekten (artık) Câhiliyye Devrinde mevcut ribâ kaldırılmıştır; şu kadarı var ki (borç olarak verdiğiniz) sermayeleriniz sizindir; (bu suretle) ne zulmedecek ve ne de zulm edileceksiniz. Allah (bundan böyle) ribâ’nın olmayacağına hükmetti. Kaldırdığım ilk ribâ, amcam Abbas b. Abdülmuttalib’in ribâsıdır.

Ve yine Câhiliyye Dönemi kan davaları kaldırılmıştır; (kaldıracağım) ilk kan davası (yeğenim) Âmir b. Rebîa b. Hâris b. Abdülmuttalib’in kan davasıdır.

Câhiliyye Dönemi’nin (Mekke şehri ile ilgili) hükümet vazifeleri kaldırılmıştır. Kâ’be Muhafızlığı (sidâne) ve hacıların su işleri (sikâye) vazifesi bundan müstesnadır.

Kasden adam öldürme kısas ile cezalandırılır. Taş ve sopa ile öldürme gibi, şüpheli kasıt hallerinde yüz deve (kan diyeti)’dir. Daha fazlasını isteyen kimse, Câhiliyye devri insanlarındandır. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?.. Ey Allah’ım Sen şahid ol!

O halde ey insanlar! Gerçekten şeytan, sizin bu ülkenizde kendisine tapılmaktan ümidini kesmiş bulunuyor. Fakat o, bunun dışındaki iş ve hareketlerinizden ehemmiyetsiz saydıklarınızda, kendisine tâbi olunmaktan hoşnût olacaktır.

Ey insanlar! “Nesî” usûlünü (yani Haram Aylar’dan olan mukaddes aylara bunun dışından bir ay ilavesi usûlünü) tatbik etmek küfürde aşırı gitmektir; kâfirler bununla sapıtmışlardır. Onlar bu bir aylık (zamanı) bir sene kutsiyetsiz (yani Haram Aylar dışı, alelâde bir ay), diğer bir sene de haram (yani, Haram Aylar’a dahil, mukaddes bir ay) sayarlar, gayeleri, Allah’ın Haram Aylar’dan saydığı (ayların) birbiri arkasına akışını görünüşte muhafaza etmek ve Allah’ın Haram Aylar dışı saydığı ayları bunun içinde (yani mukaddes) gibi göstermektir. Bu suretle onlar, Allah’ın helal ettiği şeyi haram hale getirmiş oluyorlar. Şimdi zaman (yani takvim), Allah’ın yeri ve semâvâtı yarattığı gündeki durumuna rucû etmiş bulunuyor (yani Nesî tatbik edilen sene ile, nesîsiz aylar birbiri üzerine çakışmış, diğer bir ifadeyle kamerî takvim, nesî ameliyesine ihtiyaç göstermeksizin o yıl tam güneş takvimindeki aylar üzerine intibak edip oturmuştu). “Gerçekte Allah indinde, yeri ve semâvâtı yarattığı günde takdir ettiğine göre, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır”; bu dördün üçü birbiri arkasına gelir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem, dördüncüsü Mudar kabilesinin Receb ayıdır ki bu, Cemâziyelâhir ile Şa’bân ayı arasında bulunur. Dikkat edin! tebliğ ettim mi?.. Ey Allah’ım Sen şahid ol!

O halde ey insanlar! Hanımlarınızın sizin üzerinizde hakkı bulunduğu gibi sizin de onlar üzerinde hakkınız vardır: Sizin onlar üzerinizdeki hakkınız, sizden başka bir erkeğe döşeğinizi çiğnetmemeleri ve sizin hoşlanmadığınız herhangi bir kimseyi, izninizle olması müstesna evlerinize sokmamalarıdır. Kadınlara en iyi bir tarzda davranıp muamelede bulununuz; çünkü onlar sizin himaye ve muhafazanız altına girmiş kimselerdir. Sizler onları Allah’ın bir emaneti olarak almış bulunuyorsunuz. Onlara “Allah’ın adıyla” helalinden yaklaşın. Kadınlar hususunda Allah’dan korkup çekinin ve onlara karşı en iyi bir tarzda davranıp muamele edin! Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?.. Ey Allah’ım Sen şahid ol!

“Ey mü’minler! Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sa­rıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız; o emanet, Allah’ın Kitabı Kur’ân’dır.

Ey İnsanlar! Mü’minler kardeştir. Bir kimse için kardeşinin malını (yemek)onun tam rızasını elde etmedikçe helal olmaz. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?.. Ey Allah’ım Sen şahid ol!

Benden sonra küfre sapıp birbirinizi boğazlar hale gelmeyin. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?.. Ey Allah’ım Sen şahid ol! “Ey İnsanlar! Rabbiniz bir, atanız birdir. Hepiniz Âdem’den türemiş bulunuyorsunuz. Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah indinde en mükerrem ve makbul olanınız, O’ndan korkup çekineninizdir. Bir Arabın Arap olmayan üzerinde bir üstünlüğü yoktur; (varsa) bu, takvâ yönündendir. Dikkat edin ! Tebliğ ettim mi?.. Ey Allah’ım Sen şahid ol!

Kendisini dinleyen mü’minlerin “Evet” demeleri üzerine Hz. Peygamber şöyle devam etti: “Burada bulunanlar bulunmayanlara bu sözlerimi bildirsinler!.. Ey İnsanlar! Allah muhakkak ki her vârisin mirastan olan hissesini tayin ve tesbit etmiştir. O halde bir vasıyet, her hangi bir vâris lehine olmak üzere, diğer vârislerin mahfuz hisse hudutlarını, aşamaz. Mirasçılardan başkası için yapılan bir vasiyet, miras olarak kalan mallar toplamının üçte birinden fazla olamaz. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa oraya aittir. Babasından başka bir kimseye mensubiyet iddiasında bulunan, yahut (kendisini himaye altına almış olan) efendisinden başkasını efendi edinenin üzerine Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti olsun!.. Böyle bir insanın ne nâfile ibadetleri (sarf) ve ne de farz ibadetleri (‘adl) kabul olunacaktır. Ve’sselâmü aleyküm.”

(İbrahim Sarmış, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, s.18)

This entry was posted on Çarşamba, Ağustos 20th, 2008 at 15:27 and is filed under RİVAYETLER(Hadis). You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

There are currently 4 responses to “Veda Hutbesi”

Why not let us know what you think by adding your own comment! Your opinion is as valid as anyone elses, so come on... let us know what you think.

  1. 1 On Mayıs 19th, 2011, metin durali said:

    Hz. Muhammed zamanında kayıt cihazları yoktu.
    Ayrıca Kuran bile parça parça yazılmış ve sonraki dönemler kitap haline getirilmiş.
    Nasıl oluyorda hz. Muhammedin bu konuşması (Bana göre uydurma) kayıt altına alınıp 14 asır sonraya kadar geliyor ??
    Hz. Muhammede ait olduğu söylenen hadisler bile yaklaşık 200 yıl sonra toplanmaya başlanmamışmı ? Yine ayrıca Kuran 22 yılda inmiş ve bütün hükümler kuranda bildirilmiş ve bu veda hutbesi son günlerinde yazılmış olmalı fakat yazılanları inceleyelim:
    Ribayı kaldırdım diyor oysa Kuranda yıllar önce riba kaldırılmış zaten.
    Kısası söylüyor zaten kuranda bu kısas konusu zaten defalarca anlatılmış.
    Haram ayları söylüyor zaten Kuranda bu yıllar önce gönderilmiş
    Yani düşünen insanlar körü körüne inanmak yerine gerçekçi bakış açısı ile bakarsa bu veda hutbesinin uydurma olduğunu
    anlar ve gidin değişik mezhepleri araştırın
    hepsindede de GÜYA hz. Muhammedin veda hutbesi vardır fakat biri diğerine benzemeyen hutbelerdir. yani uydurma bir değil onlarcadır.

  2. 2 On Temmuz 15th, 2011, Ahmet said:

    Uydurma falan değil. hiçkimse kendi kafasına göre uydurma diyemez. inanmıyorsanız saygı duyarım. Ancak söylenen şeyler kurandada geçen şeyler demişsiniz. Eeeee bundan daha iyi ıspat olabilirmi? Allahın emirlerini tekrar söyleyip Şahit ol Allahım demiş peygamberimiz. Kuranda yazan şeyleri söylemesi uydurma olduğunu göstermez arkadaş. 3 seçenek var.
    1. İNANMAK (BENCE EN ZARARSIZI. UYDURMA BİLE OLSA Bİ ZARARIN YOK AKSİNE GÜZEL ŞEYLER. KARINA KOCANA İYİ DAVRAN GİBİ.)
    2. İNANMAMAK (ZARARLI. YA DOĞRUYSA? İŞTE OZAMAN CEZANI ÇEKECEKSİN.)
    3. EN AZINDAN YORUM YAPMAMAK (İNANMIYOSAN BİLE YORUM YAPMA BENCE. EĞER DOĞRUYSA VE SENİN YÜZÜNDEN ONLARCA İNSANIN FİKRİ DEĞİŞİRSE BUNUN VEBALİNİ ÖDEYEMESSİN.)

    ALLAHA EMANET.

  3. 3 On Temmuz 18th, 2011, admin said:

    Yazıda uydurmalardan söz edilmiyor. Başka bir yazıyla karıştırılmış olmalıdır.
    Saygılar,
    ErdemYolu

  4. 4 On Ağustos 15th, 2011, metin durali said:

    İNANMAMAK (ZARARLI. YA DOĞRUYSA? İŞTE OZAMAN CEZANI ÇEKECEKSİN.) demiş arkadaş ona cevabım şu yazı olacak :
    NE YAPACAKSINIZ ne DİYECEKSİNİZ ?
    Tv. lerde sıkça rastlarsınız. Önce bir konu anlatırlar ardından doğru söylediğinin kanıtı olsun diye bir Peygamber rivayeti anlatırlar ve misal getirirler. Bazen de sanki Peygamberin yaveri imiş gibi ve sürekli sanki Onun yanında imiş gibi anlatanlar da vardır.
    Şimdi şunu söylemek istiyorum : Tam siz örneği anlatırken Hz. Muhammed yanınızda belirse ve dese ki : Yoo ben böyle bir şey söylemedim!! NE YAPACAKSINIZ ne DİYECEKSİNİZ ?

Yorum Yaz