-
7th Temmuz 2008

Tefsirlerde İsra-Mirac

posted in İSRA MİRAÇ |

DİYANET TEFSİRİ: “17/1. (Bu konudaki hadisler zikredilmiş ve sonra)…Söz konusu hadislerin baş kısmında yer alan ve mi’racın Hz. Peygamber “uy­ku ile uyanıklık arasında” bir durumdayken başladığını, uyandığında kendisini Mescid-i Harâm’da bulduğunu belirten ifadeler dolayısıyla (Buhârî’deki rivayet­lerin birinin sonunda “Peygamber uyandı ki Mescid-i Harâm’dadır” denilmektedir) bu olayın bedenle gerçekleşen bir yolculuk mu olduğu, yoksa bunun bir tür rüyada vuku bulan ruhanî bir durum mu olduğu husu­sunda erken dönemden itibaren tartışmalar yapılmıştır. Biri uykuda diğeri uyanıkken olmak üzere iki mi’racdan bahsedildiği de olmuştur. Miracın uykudayken veya uyanık iken ruhen vuku bulduğunu söyleyenler olmuş­tur. Çünkü genel bir ilke olarak vahiy yollarından birinin de rüya olduğu kabul edilir. Nitekim bu sûrenin 60. âyetinde mi’rac olayı kastedilerek “sana gösterdiğimiz rü­ya …” şeklinde bir ifade yer almaktadır. Buradaki rüya kelimesinin uyanıkken gör­me anlamına gelebileceği gibi bundan uykuda görülen rüyanın kastedilmiş olabi­leceği de belirtilmektedir. Ayrı­ca Hz. İbrahim de oğlu İsmail’i kurban etme emrini rüyasında almıştı…

Öte yandan Muhammed Hamîdullah, âyette geçen “en uzak mes­cid” anlamına gelen Mescid-i Aksâ’nın Kudüs’teki mescid olamayacağını, bunun “semavî bir mescid” olması gerektiğini savunan görüşü tercih eder. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de Filistin’den “en yakın yer” diye söz edilmektedir. Şu halde “en uzak mescid” Kudüs’te olmamalıdır. Öte yandan Kudüs’te eski mabed (Süleyman mabedi) İslâmiyet’ten çok önce ortadan kaldırıl­mış, şimdiki Mescid-i Aksa ise henüz yapılmamıştı. Nitekim müslümanlar hicrî 66-73 yıllan arasında bugünkü Mescid-i Aksâ’yı inşa etmişlerdir.”(Diyanet tefsiri-17/1)

SÜLEYMAN ATEŞ TEFSİRİ: “Mi‘râc hakkındaki rivâyetler, genellikle olayı görmeyen, ancak Peygamber (s.a.v.) Medîne’ye hicret ettikten sonra onun hizmetine girmiş olan Enes ibn Mâlik, Câbir ibn Abdullah ve Medîne döneminin son yıllarında gelip müslüman olan Ebû Hüreyre gibi sahâbîler tarafından aktarılmaktadır. Rivâyetlerin birbirinden farklı yanları çoktur ve Hz. Peygamber’in, başka rü’yâlarındaki olaylar Mi‘râc olayına karıştırılmıştır.”

“Bu hadîslerin tümüne: sahihine, hasenine ve zayıfına vakıf olunca bunların hepsinin, Peygamber(s.a.v.)in Mekke’den Beyt-i-Makdis’e git­tiğinde ve bunun bir kere vukubulduğunda ittifak ettikleri görülür. Gerçi râvîlerin nakilleri birbirini tutmaz; kimi eksik, kimi fazla şeyler söylemiştir. Bu da normaldir, çünkü peygamberlerin dışında insanlar hatâ edebilirler. Bazı kimseler, bu rivayetlerin her birinin ayrı bir olayı anlattığını, böylece birçok isrâ ve mi’râc olduğunu ileri sürmüşlerdir ki bu fevkalâde tuhaf bir görüştür. Bunlar, kaçılmayacak yere kaçmış ve bir yere de varamamış­lardır.”

Kanâatimize göre hem Mi’râc, hem de İsrâ olayları, rûhânî olaylardır. Bunların rûhânî olduğunu söyleyenler azınlıkta kalmasına rağmen bizce onların görüşü, âyetlerin ruhuna ve gerçeğe uygundur. Ancak bizim kanâatimize göre her iki olay da rü’yâ’da değil, Peygamber (s.a.v.) uyanık iken vukubulmuş, ruhsal yükselmedir.”

This entry was posted on Pazartesi, Temmuz 7th, 2008 at 11:05 and is filed under İSRA MİRAÇ. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Yorum Yaz