-
23rd Ağustos 2008

Ezberciler ezber satar

posted in EDEBİYAT |

Harran’da kültür belgeseli yapıyorduk; çevremizi saran çocuklarla sohbet ederek. İçlerinden biri, 12 yaşlarında filan, okulunda sınıf birincisi olduğunu, tatillerde turist rehberliği yapıp para kazandığını söyledi. –GAP’lı yıllarda bölgeye ilgi artmış, turistler gelir olmuştu ya. Çocuklar da çevredeki tarihi yapılar hakkında bir şeyler ezberlemişler; yabancı birini gördüklerinde hemen yanaşıp “Mister, mister, mani mani” diye işe girişiyorlar.– Sınıf birincisinin gözlerinde gerçekten zekâ ışıl ışıl parlıyordu. Çocukken bizlere çok sorulan bir bilmece geldi aklıma: “Söyle bakalım” dedim, “Bir kilo demir mi ağırdır, bir kilo pamuk mu?” Onu hafife aldığım için beni küçümseyen bir ifadeyle, “İkisi de aynıdır elbet!” dedi. Önce sevindim; yaşasın, yeni nesiller iyi yetişiyordu valla!.. Fakat cevap verirken gözlerindeki ışıltı matlaşmıştı. –Oysa bilirsiniz; zihin çözüm üretmeye çalışırken beyinde oluşan enerji gözlere yansır, sanki kıvılcımlar oluşturur, hatta “Gözleri elektriklendi, cin gibi oldu” deriz.– İşte, o ışıltıyı göremeyince, cevabı ezbere verdiğinden kuşkulandım ve aynı soruyu farklı kelimelerle tekrarladım: “Peki, beş kilo demir mi ağırdır, beş kilo pamuk mu?” Şaşırdığını gizlemeye çalışıp aynı küçümsemeyle yanıtladı: “Eee, o zaman demir ağırdır elbet!”

Ezberci eğitim, tıpkı konfeksiyon üretim gibi. Belli soruların cevapları, “Eğitim bandına giren hammaddelere –ki onlara öğrenci denir– topluca enjekte edilerek –ki buna ezberletme denir– yasal bandrol yapıştırılır –ki onlara diploma denir– ve ‘işlenmiş mallar’ pazara sevk edilir. Bunlar, ezberlerinin türüne ve kapasitesine göre değişen alanlarda iş görürler. Ezberledikleri sorular sorulduğu sürece gayet iyi çalışırlar. Cevabı ezberletilmemiş olan durumlarda ise ezber kapasitesi daha yüksek olan ‘otorite’ler işe el koyar. Böylece her şey tıkır tıkır yürüyor…muş… gibi… görünür…

Ezber yaşam, kolay yaşamdır. Hangi soruya, hangi cevabın verileceğini insan bir kez ezberledi mi, artık sırtı yere gelmez. Soruyu duyar duymaz, zihindeki otomatik mekanizmalar devreye girer. Dosya arşivinde filanca numaralı dosyanın hangi rafta olduğunu ezbere bilip hemen getiren memur gibi, sorunun cevabı kendiliğinden geliverir. Ezberci eğitim hem yönetenler hem yönetilenler için hayatı kolaylaştırdığından, bu eğitim anlayışı, egemenliğini yüzyıllardır sürdürmektedir.

Ne var ki, ezber bilgiler güncellenmediğinde, ezbercinin zihnindeki ‘mekanik otomat’ yeni ve bilinmedik sorular karşısında kilitlenip kısa-devre yapar. İşte bu sayede, ezbere konuşanları tanımak kolaydır: Bilmedikleri sorular sorulduğunda öfkelenir, soruyu soranı azarlar, ya da ‘kasten çelme takmakla’ suçlarlar… (Mehmet Akın)

http://www.gaste.biz/yazar.php?makale_ID=39&yazar_ID=28

This entry was posted on Cumartesi, Ağustos 23rd, 2008 at 13:01 and is filed under EDEBİYAT. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Yorum Yaz