-
8th Ocak 2010

Resul Gerçeği -M. Yaşar Soyalan

posted in *PEYGAMBER |

RESUL GERÇEĞİ

Peygamber (s.) efendimizin ölüm döşeğindeyken;

• “İsrailoğullarının kendi peygamberlerini göklere çıkardıkları(tanrılaştırdıkları) gibi beni de göklere çıkarmayın.” dediği nakledilmesine rağmen müslümanların büyük çoğunluğu tarafından gerçek konumundan soyutlanarak neredeyse ikinci bir ilah veya küçük bir ilah konumuna getirilmiştir.

Eğer rivayet doğruysa Peygamber efendimizin endişeleri haklı çıkmıştır. Resul nedir sorusuna, cevabımızı Kur’an’dan değilde toplumun anlayışından veya bu anlayışların beslendiği kitaplardan, kaynaklardan verecek olursak karşımıza; gaybı bilen, şefaat eden, herşeye gücü yeten, doğuşundan ölümüne kadar tüm hayatı olağanüstülüklerle geçen, istediğinde, istediği mucizeyi gösteren, dilediği gibi hükmeden, vs. özelliklere sahip bir şahsiyet çıkar. Bu şahsiyete insan demek, onu da kendimiz gibi kabul etmek, aynı zamanda, aynı coğrafyada yaşasaydık onunla arkadaşlık etmek, dost olmak mümkün olmazdı.

Yanına yaklaşılmayacak kadar yüce bir yaratık olurdu. Yanında herhangi bir şekilde konuşmak mümkün olmazdı. Çünkü zaten kalpten, beyinden, akıldan geçenleri biliyordu. Üstelik geleceği okuyordu. Yarın, öbür gün ne olacağını, ne yapacağımızı biliyordu. Evimizde nasıl davrandığımızı, nasıl yaşadığımızı, hatta eşimizle olan ilişkimizi bile görebiliyordu. Onun huzuruna nasıl çıkabilirdik. Yüzümüz kızarmadan, utanmadan onunla aynı havayı nasıl teneffüs edebilirdik. Evet Resulullah’ı bu şekilde algıladıktan, bu şekilde tanımladıktan sonra bu mümküm müydü?

Onun herşeyi bizim için çok değerliydi. Sakalının bir tek kılına bakabilmek, yüz sürebilmek, onu öpebilmek için nelere katlanmıyorduk. Bu uğurda az insan zengin etmiyorduk. Onun giyindiği gibi giyinmek, dişlerini nasıl fırçalıyorsa öyle fırçalamak, sadece onun yediği yemekleri yemek… Belki bunlar Resulullah’a olan sevginin bir işareti sayılabilirdi. Ancak bu sevgi ve taklid; sadece şekilde kalarak, Resulullah’ın insana bakışına, eşyaya bakışına, Kur’an anlayışına yansımıyordu. Kur’an’dan soyutlanmış bu sevgi, bir noktadan sonra tapınmanın bir yansıması gibi görünüyordu. Örnekleri alabildiğine uzatmak mümkün. Mevzu(uydurma) hadisleri gündeme getirerek, onların nasıl ortaya çıktığını, boyutlarının nerelere kadar uzandığı hatırlatılarak Resul sevgisinin nasıl istismar edildiğinin örneklerini vermek de mümkün. Insanların neredeyse Kur’an seviyesine çıkardıkları, içinde bir yanlışın, bir eksiğin olabileceğinin asla kabul edilmediği meşhur hadis kitaplarının yöntemlerinden, ve bu kitaplardaki mevzu(uydurma) hadislerden örnekler vermek de mümkün.

Ama biz sorumuza; yani Resul nedir? Resulullah Hz. Muhammed’i nasıl tanıyabiliriz diye sorduğumuz sorumuza, cevabımızı toplumun anlayışından veya bu anlayışa kaynaklık eden mercilerden değil de Kur’an’dan aldığımızda karşımıza çok daha farklı bir resul çıkmaktadır.

Evet karşımıza, bu kitapların anlattığı ve toplumun anladığından çok farklı bir resul çıkar. Öncelikle bu resul çağını tanıyan, insanlardan soyutlanmamış, ne dediğini ve ne istediğini bilen bir insandır. Toplumun tanıdığı, anladığı ve güvendiği bir insandır.

Şimdi detaya girmeden, genel hatlarıyla Kur’an’da konunun nasıl anlatıldığına kısaca değinelim:

 

1) Resulullah Hz.Muhammed öncelikle bir insandır. Tek farkı ona vahyediliyor olmasıdır. Vahyedilen bu vahyler karşısında da , herhangi bir ayrıcalığı yoktur. Evlenmek, çocuk sahibi olma, kızma, gülme, vs. tüm insani özelliklere haizdir.

•De ki: Ben de sizin gibi bir insanım, bana tanrınızın bir tek tanrı olduğu vahyediliyor. Ona yönelin. (41/6)

•Dediler ki: Yerden bize pınarlar fışkırtmadıkça sana inanmayız. Yahut senin hurmalardan ve üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı aralarından ırmaklar fışkırtmalısın. Yahut zannettiğin gibi üzerimize gökten parçalar düşürmelisin. Yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmelisin. Yahut altından bir evin olmalı ya da göğe çıkmalısın. Bunlara rağmen sen bizim üzerimize okuyacağımız bir kitap indirmedikçe senin göğe çıkmana da inanmayız.

De ki: Rabbımı tenzih ederim. BEN SADECE RESUL OLAN BIR İNSANIM. (17/90-94)

 

2) Resulün görevi önceki resullerde de olduğu gibi yalnızca Allah’a kulluğa çağırmaktır. Bu kulluğu kendi hayatında örneklemektir.

•Biz resulleri ancak müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim inanır ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. (6/48)

•Biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. (25/56)

•Muhakkak biz her topluma Allah’a kulluk edin, tağutlardan [1] kaçının diye bir resul göndermişizdir. (16/36)

 

3) Resulullah Hz. Muhammed’e Kur’an dışında bir ayet(mucize) verilmemiştir. Sanıldığı gibi bir sürü olağanüstülükleri yoktur. Ne ayı parçalamıştır. Ne de parmaklarından çeşme gibi su akmıştır.

•Bizi ayetler(mucizeler) göndermekten alıkoyan, öncekilerin bunu yalanlamış olmasıdır.. (17/59)

•Dediler ki: Ona Rabbinden ayetler(mucizeler) indirilmeli değil midir? De ki: Ayetler Allah’ın yanındadır. Ben ancak apaçık uyarıcıyım. Kendilerine okunan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmedi mi? Şüphesiz inanan bir toplum için bunda bir rahmet ve öğüt vardır. (29/50-51)

 

4) Resuller; kendilerine bildirilenler, yani vahyedilenler dışında gaybı bilmezler. Bu bağlamda Resulullah Hz Muhammed de Kur’an’da kendisine, dolayısıyla tüm insanlara bildirilenler dışında herhangi gaybi bir bilgiye sahip değillerdir.

•Gaybın anahtarı onun yanındadır. Onları ondan başkası bilmez. Karadaki ve denizdeki herşeyi bilir. Düşen bir yaprak ki mutlaka onu bilir. Yerin karanlıkları içinde gömülen dane, yaş ve kuru hiç bir şey yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın. (6/59)

•Allah resulleri topladığı gün size ne cevap verildi der. Bizim bilgimiz yoktur. Gaybı bilen yalnız sensin sen derler. (5/109)

•De ki: Göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı bilmez. Ne zaman dirileceklerini de .. (27/65)

•Gaybını kendisinden razı olduğu resulden başkasına bildirmez. (72/26-28) ve

•Allah gaybını size bildirecek değildir. Fakat Allah resullerden dilediğini seçer. (3/179) ayetleri

•Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. (11/49, 12/102, 3/44) ayetleri de anlaşıldığı gibi resullere gönderilen vahyle ilgilidir. Yoksa bu ayetlerden Allah’ın Resulüne, Kur’an’da bildirilenler dışında da gaybı haber verildiği anlamına gelmez. Tabi insanlar bu ayetlerden ille de biz böyle bir anlam çıkaracağız derlerse bizim diyecek bir şeyimiz yoktur. Çünkü ‘ hesap görücü olarak Allah yeter’.

 

5) Allah’ın Resulü sanıldığı gibi ahirette insanların günahlarını bağışlamak için kullarla Allah arasında aracı olacak değildir. Yani şefaat yetkisi yoktur. Böyle bir şey aklından da geçmemiştir. Çünkü böyle bir şey olsa, çalışanla çalışmayanın, salihat yapanla yapmayanın ayrımı nasıl yapılacaktır. Ve salihat yapmanın ne anlamı kalacaktır. Üstelik bu ‘ Zerre ağırlığı hayır yapan ve zerre ağırlığı şer(kötülük) yapan karşılığını görür.’(99/7-8) ayetini de tedavülden kaldırır.

•Ve öyle bir günden korkun ki o gün hiç kimse kimsenin yerine bir şey ödeyemez. Kimseden şefaat de kabul edilmez. Kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım yapılmaz. (2/48)

Ve şu günden sakının ki, kimse kimseden yana birşey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez. Hiç kimseye şefaat fayda vermez. Bir taraftan yardım da görmezler. De ki: Bütün şefaat Allah’ındır. (39/44)

•Ey inananlar ne alışverişin ne dostluğun ve ne de şefaatin olmadığı gün gelmezden önce size verdiğimiz rızıktan harcayın. Kafirler, zalimlerin ta kendileridir. (2/254)

 

6) Allah’ın Resulüne Kur’an dışında bir vahy de gelmemiştir. Resul’e geleni, Resul insanlara ulaştırmıştır. Resule gelen vahy(ayetlerin hepsi Kur’an adlı mushaf’ın içindedir.

•Ey Resul Rabbından sana indirileni duyur. Eğer bunu yapmazsan onun Resullüğünü yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kafirler toplumunu yola iletmez. (5/67)

 

7) Resul kendi kafasından helal-haram kılmaz, bildirilen helal ve haramları uygular. Kur’an’ın bu konudaki ayetleri çok açıktır.

•Sana da kendinden önceki kitapları doğrulayıcı ve onları kollayıp koruyucu olarak bu kitabı gerçekle indirdik. Onların aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen hakk’tan ayrılıp onların keyiflerine uyma… (5/48). Örneğin (10/109; 6/106).

Nisa; 59, 65, Nur; 51, Ahzap; 36 gibi Resulün hüküm vermesinden bahseden ayetler, Kur’an’da bildirilen hükümlerin uygulanmasıyla ilgilidir. Ve müslümanların, bu uygulamalara kesinlikle itaat etmeleri istenmektedir.

Ayrıca Resulullah’ın, bir imam, bir devlet başkanı, bir kumandan olarak zamana ve zemine göre koyduğu kurallar vardır ki o sözünü ettiğimiz konunun dışındadır. Bu toplumsal yaşamanın, vatandaş olmanın beraberinde getirdiği kurallardır. Bir vatandaş olarak uyulmayı zorunlu kılar. Tabii ki bu kuralların ilkeleri var. O toplumu belirleyen, tanımlayan genel kurallar var.

 

8) Resule ne gerek vardı, Allah kitabını direkt kullarına gönderemez miydi diyenlerimiz olabilir. Elbette Allah’ın her şeye gücü yeter. Istediği tercihi istediği gibi yapmak O’nun ilahlığının gereğidir. Yaptığından dolayı da herhangi bir şekilde sorulacak değildir. Öyle bir ihtimal olsa zaten Allah olmazdı. Işte Allah; insanlara vahy gönderme hususundaki tercihini resuller vasıtasıyla yapmış, ve Rabb’ımız Kitabında konuyu şöyle açıklamaktadır:

•…Daha önce sana anlattığımız resullere ve sana anlatmadığımız resullere de (vahyetmiştik). Ve Allah Musa ile de konuşmuştu. (Bunları) müjdeci ve uyarıcı resuller olarak (gönderdik) ki resuller geldikten sonra bahaneleri kalmasın. Allah üstündür, hikmet sahibidir. (4/163-165)

•Şayet onları, ondan önce bir azab ile helak etseydik, ‘Rabbimiz bize bir elçi gönderseydin de böyle alçak ve rezil olmadan önce senin ayetlerine uysaydık’ derlerdi. (20/134)

 

Aslında niçin resul gönderildi sorusuna niçin kitap gönderildi sorusunu da ekleyebiliriz. Bu soruya da Kur’an’ın verdiği cevap resulün gerekliliğine verdiği cevap gibidir.

•Işte bu(Kur’an) mübarek bir kitaptır. Onu biz indirdik. Ona uyun ve korkun ki size rahmet edilsin. Kitap yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi. Biz ise onların okumasından habersizdik demeyesiniz. Yahut; Eğer bir kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk demeyesiniz. Işte Rabbınızdan açık delil hidayet ve rahmet geldi. Allah’ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir. Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmeleri yüzünden azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. (6/155-157)

 

9) Kur’an, Resulullah Hz. Muhammed’in diğer insanlardan farklı yönlerini de açıklamıştır:

a) Evlenme konusunda diğer mü’min erkeklerden farklıdır.(33/50-52)

b) Hanımlarının; Peygamberimizin vefatından sonra başkasıyla evlenmeleri yasaklanmıştır.(33/6,53)

c) Peygamber ve eşlerine ceza ve mükafat olarak diğer mü’minlerin iki katı bir ecir var.(33/30-33)

d) Resule diğer insanlardan daha çok saygı göstermek, onu alaya almamak, üzmemek, sesimizi Peygamberin sesinin üstüne çıkarmamak. Ona itaat etmek, onun önüne geçmemek.(49/1-5) de Kur’an’ın emirlerindendir.

 

Sonuç

Burada anlatmaya çalıştığımız konuların herbiri, başlı başına kitaplık çapta konulardır. Biz sadece değinmekle yetindik. Düşünenlere ışık tutalım, onları haberdar edelim istedik. Insanlar Kur’an’ı okudukça, onu düşündükçe, hayatlarında okuduklarını yaşadıkça, Kur’an onlara daha bir açılacaktır. Problemlerini daha bir çözecektir. Onları yenileyecektir, onları umutla, sabırla, azimle dolduracaktır. Onlara yaşadıkları çağa sahip olma gücü ve bilinci verecektir.

Rabbımız bize Kur’an’dan soracaktır. (43/43) Ahiretteki konumumuzu Kur’an’a karşı tavırlarımız belirleyecektir. Iman ettim demekle bizi kurtarmayacaktır. Allah bizleri sınayacaktır. Doğruları ve yalancıları ortaya çıkaracaktır.(29/1-5)

Risalet konusundaki, yani vahy/Kur’an ve Resul konusundaki anlayışlarımızı, Kur’an’ı ölçü alarak, Kur’an’ı merkez alarak yeniden sorgulamak ve kendimize Kur’an’i bir kişilik(veya Muhammedi bir şahsiyet), Kur’an’i bir anlayış kazandırmak zorundayız. Nasıl olsa Allah’a döneceğiz. O bizleri ve herşeyi görüp gözetmektedir. Herşeyin hesabını bir bir tutmaktadır. (İktibas Dergisi, M. Yaşar Soyalan, Sayı 146)

This entry was posted on Cuma, Ocak 8th, 2010 at 14:22 and is filed under *PEYGAMBER. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Yorum Yaz