-
21st Şubat 2009

Özlü Sözler

posted in ÖZLÜ SÖZLER |

ÖZLÜ SÖZLER

Ø“Hayır” demesini bilmeyen kişinin “Evetler”inin bir anlamı yoktur.”

Ø

Øİtiraz kabul etmeyen bir ilişkide sadakat iddiası sahtedir.*

Ø

ØHayatınızda anlam arayışınız yoksa ilahi standartlara ihanet içindesiniz.*

ØVar olan her şeyin var oluş aşamasında ilahi bir program vardır.*

ØYaşadıklarımız, yaptıklarımızın sonucu olarak ilahi adaletin gerçekleşmesidir.*

Ø

ØRüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uykudan uyanmaktır.

Ø

Ø“Para her şeyi yapar” diyen kişi, para için her şeyi yapabilecek kişidir.*

ØPara için değerlerini satanlar kadar parayla her şeyi satın alabileceğini zannedenler, bir gün aldıklarının da sattıklarının da para etmediğine tanık olurlar.*

Ø

ØSıfırdan başlamak, temiz bir sayfa açmak için sahip olduğumuz pek çok şeyin sağlamasını yeniden yapmalıyız.*

Ø

ØNe kadar yaşadığınız değil nasıl yaşadığınız daha önemlidir.*

Ø

ØHiçbir hak arayışı ve dayanışma boşa gitmediği gibi hiçbir haksızlık ve zulüm de karşılıksız kalmaz.*

Ø

ØSorumluluktan kaçanlar ileride daha ağır yük yüklenmek zorunda kalırlar.*

Ø

ØBir kişinin ilkeleri yoksa ondan her şey beklenir, değerleri yoksa ondan hiçbir şey beklenmez.*

Øİlkeler; evrenseldir, insanı dik tutar, onurlu kılar. Değerler insana hayat verir, can verir, onu huzurlu kılar. Birbiriyle iç içedirler.*

Ø

ØBazen fırça, pürüzleri düzeltmek ve üzerimizdeki tozları ve lekeleri gidermek içindir.*

Ø

ØAlt düzey bir bakış açısına sahip insanlar kişileri (dedikoduyu), orta düzey bir bakış açısına sahip insanlar olayları (sosyal olayları), üst düzey bir bakış açısına sahip insanlar ise ilkeleri ve değerleri (evrensel değerleri) konuşur ve tartışırlar. Küçük bir olay, üst düzey bir bakış açısına sahip biri için ilkesel bir değerin bir parçasıdır. Büyük bir olay, alt düzey bir bakış açısına sahip biri için sıradan bir çıkar ilişkisidir.*

Ø

ØYokuşlardan kaçanları daha sarp yokuşlar beklemektedir.*

Ø

Øİş yapmış olabilmen için mesafe almış olman gerekir. Kuvvet uygulamadan mesafe alamazsın. Kuvvet uygulasan bile mesafe alamıyorsan yaptığın iş sıfırdır.*

ØSorgulanmamış bilgi, zamanla dogmatik bir inanca ve ezbere bir yaşama dönüşür.*

ØGelişim, eleştirileri dikkate almaya bağlıdır.*

ØHarekete dönüşmeyen hiçbir şey tepki almaz.*

ØDeğişmeyenler, ölüler ve delilerdir.*

ØDoğruluk nasıl ahlaki bir erdem ise doğru bilgiye ulaşmak için gösterilen gayret de ahlaki bir erdemdir. Kişi doğruyu öğrenmeden ne denli doğru insan olabilir ki!

ØKaranlıklar olmasaydı yıldızları göremeyecektik.*

ØBüyük patlamalar büyük yıldızlar doğurur.

ØParmağın gösterdiği nokta yerine parmağa bakanlar, asıl görülmesi gerekeni göremezler.

ØYa herkes özgür olur veya hiç kimse.*

ØKuralların egemen olmadığı yerde krallar egemen olur.*

ØÇöplükte gül biteceğine olasılık vermeyen biri, çiçek bahçesinde yaşayamaz.*

ØDürüstlük ve erdem, kişiler ve kişisel çıkarlar değil değerler üzerinden verilen mücadeleyle gerçekleşir.*

ØAffetmek özgürleşmektir.*

ØKişi yaptığı seçimlerin sorumluluğunu üstlenebildiği ölçüde özgürdür. Sorumluluğu başkasına yükleyen kişi henüz rüştünü ispat etmemiştir.*

Ø

Øİnsanlığın parayla ölçüldüğü yerde haktan söz edilebilir mi?*

ØHaklının itibarla belirlendiği yerde adaletten söz edilebilir mi?*

ØSevginin sahtelikten beslendiği yerde dostluktan söz edilebilir mi?*

ØDeğerin güç-kuvvete bağlandığı yerde onurdan söz edilebilir mi?*

Øİnancın yalan üzerine kurulduğu yerde dinden söz edilebilir mi?*

ØKazancın hileyle büyüdüğü yerde ticaretten söz edilebilir mi?*

Ø

ØBilmek bir durum, inanmak bir duruştur. “Türkiye’de şu kadar sayıda sigara içen vardır” bir bilgi, “sigaraya karşıyım” bir duruştur.*

Ø

ØHerkesin zinciri vardır. Zayıf veya güçlü. Zincirsiz (bağsız-bağlantısız-sorumsuz) yaşamaya kalkışanlar, eninde sonunda en kısa zincire vurulurlar.*

Ø

ØKİŞİYİ AHLAKİ YÖNDEN NASIL TANIYABİLİRİZ? 1)İyiyi kötüden ayırt edebiliyor mu? 2)Bu ayrıma uygun davranıyor mu? 3)Erdemli davranışlarda onur duygusu yaşıyor mu? 4)İlkelere ve değerlere ters düşen eylemleri için utanç duyma eğilimi var mı?

Øİlkeler; omurgadır, kolonlar ve kirişlerdir; değerler ise hayattır, organlardır, duvarlardır, kapı, cam-çerçevedir.

Øİlkeler; evrenseldir, insanı dik tutar, onurlu kılar. Değerler insana hayat verir, can verir, onu huzurlu kılar. Birbiriyle iç içedirler. *

Ø

ØAlt düzey bakış açısına sahip insanlar kişileri-orta düzey bakışa sahip insanlar olayları-üst düzey bakış açısına sahip insanlar ilkeleri-değerleri konuşur ve tartışırlar.

Ø

Øİlkesizlik omurgasızlık, değersizlik organsızlıktır.*

Ø

Øİlkeleri evrensel düzeyde olmayan kişinin ilahi değerlerle iç içe olması mümkün değildir.*

Ø

ØEvrensel ilkeler ilahi değerlerle uyumlu olmadıkça kalıcı mutluluğu yakalamak zordur.*

Ø

ØEvrensel değerler ilahi ilkelerle uyumlu olmadıkça kalıcı huzuru yakalamak zordur.*

Ø

ØAllah adına söylenen her söz çok önemlidir; ama doğru değildir. Çünkü bu yönde birbiriyle çelişen binlerce söz vardır ve tüm insanlığı bağlayıcıdır.*

Ø

ØAllah adına yapılan her iş çok önemlidir; ama doğru değildir. Çünkü bu yönde birbiriyle çelişen binlerce eylem vardır ve tüm insanlığı bağlayıcıdır.*

Ø

Øİnsan yalnızca ekmek ve suyla değil, asıl sevgiyle ve umutla yaşar. İnsan ekmekle ve suyla beslenir, ama sevgiyle ve umutla yaşar. * 200906

ØKopyalara dayalı ilişki her türlü aldatılma ortamına en uygun zemindir.* 201006

Ø

ØKaranlığa küfredeceğine veya üç maymunu oynayacağına bir mum da sen yak! 200906

Ø

ØSöylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür…
Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür…
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür…
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür…
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür…
Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür…
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür…

ØDünyayı sevmek yetmez, onu anlamak gerekir… Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek gerekir.*

Ø

ØTanrı, bazılarının öz, bazılarının üvey yakını değildir.*

ØÇalışanlar geçinirler; mücadele verenler kazanırlar.*

ØMücadele vermeden bir şeyleri kazanamazsınız.*

ØKaybetmeyi göze almadan kazanamazsınız.*

ØEkmeğini mücadele vererek elde ettiklerine inananlar, mücadele vermekten vazgeçmezler.*

ØAdalet, haksızlık yapana zulüm gibi gelir.*

ØGeçersiz her bahane, karşı tarafı kandırmayı amaçlayan bir çeşit yalandır.*

ØMış gibi davranmak, bir çeşit yalan söylemektir(kandırma girişimidir).*

ØAbartılı davranmak, bir çeşit yalan söylemektir(kandırma girişimidir).*

ØKıvırma ve çarpıtmalar, bir çeşit yalan söylemektir(kandırma girişimidir).*

ØSöylenmesi gereken bir gerçeği veya doğruyu gizlemek, bir çeşit yalandır(kandırma girişimidir).*

ØGösteriş yapmak(riya), bir çeşit yalandır(kandırma girişimidir).*

ØKompleksli ve kaprisli davranışlar, bir çeşit yalandır(kandırma girişimidir).*

Øİkiyüzlü ve binbir surat davranışlar, bir çeşit yalandır(kandırma girişimidir).*

ØAsıl söylenmesi gerekeni söylememek, gizlemek veya geciktirmek, dürüstlük değildir.*

ØHiçbir şey olmamış gibi davranmak veya bir şeyler olmuş gibi davranmak, bir çeşit yalandır(kandırma girişimidir).*

ØSusan(zihinsel dilsiz) insanın gizlemekte olduğu bir şeyler vardır.*

ØBahaneler, bir çeşit yalanlardır(kandırma girişimidir).*

ØKüçük yalanlar, büyük yalanların habercisidir.*

ØHer türlü yalan, olumsuz bir iz bırakır; açtığı derinlik ölçüsünce kişiyi etkiler.*

ØYalan, en fazla mağduru yıpratır ve yalancıyı yalama yapar.*

ØDoğal yapıya ters olduğundan, dünyadaki nüfusun büyük çoğunluğu, açıktan(doğrudan) yalan söylemez. Onun yerine dolaylı yollardan yalan söylemeyi seçerler.*

Ø

ØYalan, kişinin ve çevrenin kendisine olan güvenini yer bitirir.*

Ø

ØBir yerde küçük insanların gölgeleri büyük gözüküyorsa orada güneş batıyor demektir.

Ø

ØKişinin gerçek yüzü; a)Zor durumlarla karşılaşıldığında, b)Ayrılık-kopuş anında, c)Tartışma-sürtüşme (öfke) anında, d)Zorlu yolculuklarda, e)Üçüncü şahısların yanında, f)Eline geniş olanaklar geçtiğinde, g)Birtakım değerler karşılığında, birtakım çıkarlar teklif edildiğinde ortaya çıkar.***08.08.2004

Ø

Øİnsanlık nerede başlar: Yanınızdakilere yapılan saygısızlığın, haksızlığın, kötülüğün ve zararın size yapıldığını varsayarak, buna uygun bir davranış içine girmekle…Erdem nerede başlar: Başkalarına yapılan saygısızlığın, haksızlığın, kötülüğün ve zararın size yapıldığını varsayarak, buna uygun bir davranış içine girmekle… ***

ØKarşınızdakini memnun etmeye kalktığınızda, kendinizi mutsuz edersiniz.*

ØAnlayışınızı(bakış açınızı) değiştirmeden hayatınızı değiştiremezsiniz.*

Ø

ØTekrarlanan veya gitgide büyüyen hataların arkasında temiz bir niyet, geçerli bir mazeret, masum bir neden olamaz.*

Ø

ØGerçek itiraf aklımızdan geçenleri değil, kafamıza taktıklarımızı, düşündüklerimizi, inandıklarımızı ve yaptıklarımızı ortaya dökmektir.*

Ø

ØKendi başınıza bir sorunu aşamıyorsanız, onca denemelere rağmen tıkanıyorsanız, size sunulan doğru çözümü kurtuluşunuz için tek çözüm olarak görüp, ona kilitlenmedikçe sorununuzu aşamazsınız.*

Ø

ØKendini beğenmiş(kibirli) adam, kendini beğenmişliğin iğrenç bir şey olduğunu biliyor ve kendisinde de görüyorsa, bunu değiştirir. Eğer iğrenç olduğunu biliyor, ama kendisinde göremiyorsa, gösterince belki değiştirir. Kibirliliğin iğrenç bir şey olduğuna inanmak bir tarafa bununla gurur duyuyor ve bunu övüyorsa, onun değişmesi olanaksız gibidir.*

Ø

ØÖlüme atlayanlar dünyayı, dünya da onları hiçe saymaktadır.*

Ø

ØAkıllı insan mutsuz olmamak için değil, mutlu olmak için yaşama katılır.*

Ø

ØHatalı olmanıza bağladığınız nedenler kalitenizi, düzelmek için getirdiğiniz çözüm yolları akıl seviyenizi ortaya koyar.*

Ø

ØGörmek akıllılığın, göstermek sorumluluğun gereğidir.*

Ø

ØGöremeyen akıllı, gördüğü halde gereğini yapmayan sorumlu davranmamaktadır.*

Ø

ØGördüğü halde görmemiş, görmediği halde görmüş, yaptığı halde yapmamış, yapmadığı halde yapmış gibi davranan yalancılık eğilimi içindedir.*

Ø

ØHiç kimse, çevresine mavi boncuk dağıtarak dürüst olamaz.*

Ø

ØAklını kullanan insanlar, kendilerini geride kalanlarla değil, öne geçenlerle kıyaslarlar.*

Ø

ØBaşına gelecekleri düşünmeyen insan, tedbirli davranamaz.*

Ø

ØAklını kullanan doğruları bulmuş, yanlışlara karşı koymuştur.*

Ø

ØKendi düşüncelerinin değerini bilmeyen, zamanın değerini bilemez.*

Ø

ØBaşkasını çukura düşürmek isteyen kişi oraya kendisi düşer.*

Ø

ØAsılsız yollardan doğruyu arayan, yanlışların içine düşer.*

Ø

ØKişi inandığı gibi yaşar; ama düşündüğünü fırsat buldukça yapar.*

Ø

ØDoğru kararlar vermek için; 1)Konuşmak için konuşmamalısın, 2)İnanmadığın şeyi yapmamalısın, 3)Konu hakkında kapsamlı ve kesin bilgi sahibi olmalısın, 4)Başkalarının kararlarını da dinlemelisin, 5)Kendi beynini kullanarak, yüreğinin sesine kulak vermelisin.*

Ø

ØEn büyük yolculuklar, ilk adımla başlar.*

ØEn büyük yangınlar, bir kıvılcımla başlar.*

ØEn büyük dostluklar, basit sıcak mesajlarla başlar.*

ØEn büyük kavgalar, küçük iğnelemelerle başlar.*

Ø

Øİnsan, kendi doğrularına bakarak, başkalarının yanlışlarıyla avunarak batıyor.*

Øİnsanlar seyretmeyi seviyorlar, katılımı değil.

Øİnsanlar anlamadıkları şeye daha kolay inanıyorlar.*

Ø

ØBana kızıyorsan, yanlışımı gösterip kanıtla veya daha doğru bir alternatif getir.*

Ø

Øİnançlarımız; oturmuş, kökleşmiş, kemikleşmiş düşüncelerimizdir.*

Ø

ØBizler; bildiklerimiz, inandıklarımız, yaptıklarımızın ve tepkilerimizin toplamıyız.*

Ø

ØTakanlar, takılanların daima önündedirler.*

Ø

ØDakikaları dikkate almayanlar, saatleri kaybederler; saatleri dikkate almayanlar dakikaları bile bulamazlar.*

Ø

ØBirinci olmak kolay, birinci kalmak zordur.

Ø

ØSahiplenilmeyen bilgi sahibini ya ukala yapar, ya da hammal.*

Ø

Øİnsanın bildikleriyle inandıkları çelişirse, ondan dürüstlük bekleyemeyiz.*

Ø

ØBizler bildiklerimiz, inandıklarımız ve yaptıklarımızın toplamıyız.*

Ø

ØÖğrendiklerimizi biliyor, yaşadıklarımıza inanıyoruz.*

Ø

ØBilgilerini update etmeyenler, geri kalmaya mahkumdurlar.*

Ø

ØMutlu olmak istiyorsan, bunun planını sen yap: Sevdiğin işi yap, sevdiğin insanlarla birlikte ol! Akıllı, dürüst, dost ve üretken ol! Başkasından beklediğin şeyi, sen ver, karşılık bekleme! Alıcı olmaktansa verici olmayı yeğle! Verici olmayan insanlarla dost olma!*

ØMutsuz olmak istemiyorsan, hak ettiğinden fazlasını isteme! Hak ettiğinden fazlasını istiyorsan, onu hak edecek şeyi yap. Hak ettiğinden fazlasını istersen, başkalarının esiri olur ve şamar oğlanına dönersin.*

Ø

ØHuzurlu olmak istiyorsan, daima dürüst ol(Açık ol/Yanlış yapanlara göz yumma/Göz yummadığına kişiye davranışında istikrarlı ol/İnanmadığını şeyleri söyleme, yapma/Hata yaptığın zaman, başkalarını beklemeden kendini yargılamasını bil, başkalarını değil/Hata yaptığın zaman, özür ve bahane getirme/Duygularını gizleme/Başkalarını rahatsız edici davranışlardan uzak dur, medeni ol/Dürüstlere değil, dürüst olmayanlara karşı tedbirli ol/Ölçülü ol/Basit ve gelip geçici çıkarlar peşinden koşma, onların mücadelesini verme)!*

Ø

ØYaptığın/yapmadığın, söylediğin/söylemediğin her şeyin bir bedeli vardır. Bedelini ödemeyi göze alıyorsan yap, söyle!*

Ø

ØBüyük mutluluklar, büyük mücadeleler sonucunda elde edilir.*

Ø

ØKalıcı mutluluğu arayanlar, sabretmesini bilmelidirler.*

Ø

ØPaylaşacak bir şeyiniz kalmadıysa, dostluğunuz bitmiş demektir.**

Ø

Øİçimizdeki beni yok etmeden, bir yaşamaktır.*

Ø

ØKendi benini kaybetmeden biz olabilmektir.”

Ø

ØDost huzur verir.*

Ø

ØBize düşmanlık gösterisinde bulunanlara karşı dostluk gösterisinde bulunanlar bizden değildir. Her ikisi de bizden dostça bir beklenti içine girmemelidir.*

Ø

ØYanlış yaptığınızda gerektikçe size en acımasız davranan, doğru yaptığınızda gerektikçe en çok kuçak açan kişi, sizin gerçek dostunuzdur. Yanlış yaptığınızda size masaj yapar gibi dokunduran, doğru yaptığınızda da size masaj yapar gibi okşayan kişinin size dost olduğu kuşkuludur.*

Ø

ØSizi değil, düşüncelerinizi sevdiğini söyleyenler sizin düşüncelerinize inanmıyordur.*

Ø

ØHoşlanmadığınız biriyle birlikte olmak, kendi kendinize tecavüz etmektir.*

Ø

ØDostun iyisi senin yanlışlarını gösteren, doğruları yapmana destek olandır.*

Ø

Øİttiğin zaman yürüyen araba, seni zor durumda bırakır.*

Ø

ØKişiye bakarak değil, fikrine bakarak değer ver.*

Ø

ØKıskanan kişi, paylaşmasını bilmeyen kişidir.*

Ø

ØZayıf insanlar kendilerine zayıf dostlar ararlar.*

Ø

Øİçini açmayan kişi kibrini açar.*

Ø

Øİnsanın iyisi hayırlı olan şeyleri, değersiz olan şeylere değişmez.*

Ø

ØSizin dostunuz, sizi uyaran, uyarıcı mesajlar verendir.*

Ø

Øİki taraf da birbirlerine bir şeyler veriyorsa, orada dostluk vardır. Sadece bir taraf veriyor, diğer taraf bir şeyler vermiyor; ama alıyorsa, o diğerini kullanıyor demektir. İki taraf da birbirlerine bir şeyler vermiyorsa, orada çıkar ilişkileri var, taraflar birbirlerini idare ediyorlardır. Dostluğun dışındaki tüm ilişkiler uzun süreli olmayacaktır. Parazitlik yapan ikinci durumdaki kişi uyanıklığı, diğer tarafında aptallığı/saflığı/iyi niyeti oranında bu ilişki sürebilir. Üçüncü gruptaki kişiler ise, önlerine fırtınalar, duvarlar veya yeni daha üst çıkarlar buluncaya kadar ilişkilerini sürdürebilirler.*

Ø

ØBaşkalarının yanında gösteriş yapan, unutma ki seninle başbaşa kaldığında kibirlenir.*

Ø

ØBaşkalarının yanında konuşmaktan çekinmeyenler, sizinle birlikte iken kibirli davranabilirler.*

Ø

ØSizin yanınızda gayet iyi dost olanlar, başkalarının yanında gösteriş adına çekingenlik gösterebilirler.*

Ø

ØKibirlilik, gösteriş düşkünlüğü ve kıskançlık, kişilik sahibi olamamaktan kaynaklanır.*

Ø

ØKıskanç insanlar, kıskançlıkları ölçüsünde kötülüklere teşebbüs ederler.*

Ø

ØKıskançlık, doğru yapan veya yanlış yapmayan insanlardan rahatsız olmak veya onları engelleme yoluna gitmektir.*

Ø

ØDeğer arayanlar, zaten değersizdirler ya da az buçuk değerlerini de kaybederler.*

ØDeğer arayanlar, hem tapınmayı, hem tapılmayı özlüyorlar.*

ØDeğer arayanların kişiliklerini kaybettiğini bilmeyen var mı?*

Ø

ØHerkes beklentisi ölçüsünde adım atar.*

Ø

ØYükselmek için ilahlar arayanlar alçalırlar.*

Ø

Øİlahlarında gözünde yücelmek isteyenler, gerçekte daha da alçalırlar.*

Ø

ØYükselmenin de alçalmanın da sınırı ve sonu yoktur.*

Øİnsanlar, ne kadar aşağıda olurlarsa, o kadar kendilerini yukarıda sanıyorlar.*

Ø

ØYükseliş ve alçalış, insanlara endeksli değil, dürüstlük ve mücadeleye endekslidir.*

ØYükselmek için mücadele verenler, kendilerine kul ve köle arıyorlar demektir.*

Ø

ØNe yükseklik ve ne de alçaklık mücadelesi verin. İnandığınız şeyler için savaşım verin; zaten hak ettiğiniz yere gelirsiniz.*

Ø

ØYükselmek veya alçalmak için mücadele etmeye gerek yok. Siz zaten inandığınız seviyedesiniz.*

Ø

Øİnsanlardan beklenti içine girenler, elbette başarısız olacaklar, elbette hayal kırıklığına uğrayacaklardır.*

Ø

Øİnsanlardan beklenti içinde olanların, kişilik sahibi olduklarından söz edilemez.*

Ø

ØKimden beklentilerimiz varsa, ona kul oluyoruz demektir.

Ø

ØBeklenti, bir çeşit tapınmadır.*

Ø

Øİnsanlardan beklenti içine girenler, hem aşağılanırlar, hem pişman olurlar.*

Ø

ØŞeref ve itibarı kimin yanında arıyorsanız, arzularınızı da onların yanında arayın.*

Ø

ØŞeref ve itibarı başkalarının yanında arayanlar, var olan şeref ve itibarlarını da kaybederler.*

Ø

ØYükselmek için doğru şeyler için uğraş vermek, dürüst kişilere destek olmak; yanlış yapmamak ve kötülere karşı mücadele etmek yeterlidir.*

Ø

ØYükselmek için mücadele verenler, alçaklıklarını kendileri belgelemişlerdir.*

Ø

Øİnsan kendisini nasıl hissediyorsa o kadar değil, ne kadar değer üretiyorsa o kadar piyasa değerine sahip olur.*

Ø

ØBatağa batanlar, kişiliklerini kaybetmişlerdir.*

Ø

ØDoğallığın dışındaki her tavır, kişiliğin zedelenmiş halidir.*

Ø

ØKendilerine güvenmeyenler kişiliksizdirler.*

Øİnanmadığı şeyleri yapanlar kişiliksizdirler.*

Ø

ØÖzgüveni olanlar, çevrelerini değiştirirler. Özgüveni olmayanlar, kendilerini bile değiştiremezler.*

Ø

ØDünyanın en korkakları, özgüveni olmayan kişilerdir.*

Ø

ØÖzgüveni olmayanlar, bukalemun gibidir.*

Ø

ØÖzgüveni olanlar, kendi başlarına bir çevredir. Özgüveni olmayanlar, kendilerine bir çevre ararlar; ama doğru dürüst bir çevreleri dahi yoktur.*

Ø

ØÖzgüveni olanlar, değişim ve gelişimin öncüsü, kişiliksizler ise, gerilimin ve geriliğin öncüleridir.*

Ø

ØDoğulu gibi ilkeli, batılı gibi medeni ve dürüst bir insan gibi kişilikli olmalısın.*

Ø

ØTehlikelere karşı önlem almayı ciddiye alan insanlar güvenilir insanlardır.*

Ø

ØDünyanın en güvensiz insanlarından biri de, başına geleceklere karşı önlem almayandır.*

Ø

ØGerektiğinde gülmesini ve ağlamasını bilmeyen; gerektiğinde rahatsız olmayan ve sinirlenmeyen; gerektiğinde sevinmeyen ve üzülmeyenler dünyanın en güvensiz insanlarıdır.*

Ø

ØGüvensiz insanlar arasında emniyet içinde yaşamak, daha tehlikelidir.

Ø

ØGüvenilir olanı test etmek, bir çeşit kumar oynamaktır.*

Ø

ØHaklı nedene dayanan her duyguyu(ağlamak-gülmek-sinirlenmek-sevinmek v.b.) dolu dolu yaşamak kişiyi daha sağlıklı ve daha huzurlu yapar. Haklı nedene dayanmayan herhangi bir duyguyu yaşamak ise, kişiyi gerer, strese sokar.*

Ø

ØDürüst insanlar, duyguları doğru zamanda ve doğru yerde dolu dolu yaşayanlardır. Dürüst insanlar en sağlıklı insanlardır. Sahtekarlar da en sağlıksız ve kişiliksiz.*

Ø

ØYaşaman gereken duyguyu geciktirme. Ertelenmiş duyguyu yaşamak, seni mutlu edemez.*

Ø

Øİçinde olanları, sadece duygularınla ortaya koyabilirsin.* Duygularını baskı altına alanlar, alçalmaya mahkûmdurlar.*

Ø

ØMelankoli(çöküntü, bunalım, kriz, mikromanyaklık) içinde yaşayanlar, sanki egosuz yaşıyorlar; sanki onların idleri(dürtüsel arzuları) ve süperego(maskeleri, sansürleri) var; ama bunları disipline edecek egodan(ben) yoksunlar.* Benlik duyguları gelişmemiş. Duygularını kısanlar(Melankoli=Mikromanyak).*

Ø

ØDuyguları içten geldiği gibi değil, başkalarının beğenisini kazanmak için abartanlar megalomanyaklardır. Onlar kendilerini zeki ve güçlü sanırlar.Duygularını abartanlar(Megalomanyak).*

Ø

ØSiz, size verilen duyguların tamamını yaşarsınız; ama bunları ne amaçla yaşadığınız önemlidir. Sevinçlerini yanlış yerlerde kullananlar, üzüntülerini de yanlış yerde kullanırlar.*

Ø

ØHırsların ve ihtirasların başladığı yerde saf duygular sona erer.

Ø

ØYaşam planınız sizin elinizde değilse, varlığınızı rastlantıya bırakmışsınız demektir.

Ø

ØYaşamak demek, tehlike içinde olmak demektir.

Ø

ØŞerefle bitirilmesi gereken en ağır görev hayattır! Bu nedenle bir lokma için şerefini ayaklar altına almaya, bir anlık zevk için namusunu lekelemeye, bir zamanlık mevki için ayak öpmeye, günlük menfaatlar için faziletini kopartmaya değmez.

Ø

Øİnsanların beynindeki önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur.

Ø

ØDolmuş insanı boşaltmayı, boşalmış insanı doldurmayı dene.*

Ø

ØBir toplumun aile yapısını bilmeden, o toplumu değiştiremezsin.

Ø

ØBir şey sallantındaysa, onu sallayan birisi var demektir zaten!*

Ø

ØEn çok çiy damlası, en sessiz gecede düşer, biliyorum.

Ø

Øİnsan doğru zamanda yaşamazsa, asla doğru zamanda ölemez.

Ø

ØAsık suratlı olmak için yüzümüzde on dört kasın çalışması gerekiyor, gülmek içinse üç kas.

Ø

ØDeğişmeyenler sadece ölülerdir.*

Ø

ØDans eden bir yıldız doğurmak isteyen, önce kendi içinde büyük taşkınlıklar ve kaos yaşamak zorundadır.

Ø

ØBelki benim öğrencilerim henüz dünyaya gelmediler. Benim günlerim yarından sonraki günler. Bazıları ölümlerinden sonra doğarlar!

Ø

ØBir ton gorili kelebek ağıyla yakalamak.

Ø

ØBaşkaları sizi geçici olarak durdurabilir; ama siz kendinizi sürekli olarak durdurabilirsiniz.

Ø

ØDeğişim; ancak yeterince güçlü arzular olduğunda mümkün olacaktır.

Ø

ØAlışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.

Ø

ØDeğiştiremediğin şartların da tadını çıkarabilmelisiniz.*

Ø

ØYaşam tarzlarından ve yetişme biçimlerinden ötürü, insanların zihnini bir takım saplantılar ve kuruntular oluşturur. Bu kuruntu ve saplantılar, insanın gerçeği görmesini ve doğaya hakim olmasını engeller.

Ø

ØDoğal bir ortam katılımı getirir.*

Ø

ØGüçlü gözyaşları temizler.

Ø

ØAnlatınca açılabileceğine, konuşunca bazı yüklerin atılabileceğine inanıyorum.*

Ø

ØBazen, sorulmayan soru en önemli sorudur.*

Ø

ØGerçeğin ne kadarına dayanabilirsin?

Ø

ØHer insan, gerçeğin ne kadarına dayanabileceğini seçmeli.

Ø

ØSöylenilecekleri söyle, yapılacakları yap; ama şikâyetçi olma!*

Ø

Øİdeal evlilik ilişkisi, her iki insanın da yaşamını sürdürmesi için bu ilişkiye muhtaç olmadığı zaman kurulanıdır.

Ø

ØBir beyinsel üretici olmaya ve ortaya yeni üreticiler meydana getirmeye hazır değilsen çocuk yapma. İhtiyaç için çocuk doğurmak yanlış bir şey, yalnızlığını hafifletmek için çocuğu kullanmak yanlış, insanın kendisine benzer bir kopya çıkarmayı kendine amaç edinmesi de yanlış. Tohumlarını geleceğe doğru kusarak ölümsüzlüğü araması da yanlış, sanki onlar bilinç taşırmış gibi. Nietzche

Ø

ØÇocuklarınızı yetiştirmek için önce kendinizi yetiştirmeniz gerek. Aksi halde, hayvani ihtiyaçlarınız ya da yalnızlığınız ya da içinizdeki boşlukları doldurmak için çocuk sahibi oluyorsunuz demektir. Bir baba olarak göreviniz bir başka benlik, bir başka Ali, Veli, Ayşe, Fatma değil; daha yüce bir şey üretmektir. Bir çözüm üretici üretmektir.

Ø

ØEvlilik bir hapishane değil, içinde daha yüce bir şeylerin yetiştirildiği bir bahçe olmalıdır. Belki de evliliğinizi kurtarmanın tek yolu onu bitirmektir.

Ø

ØEvlilik bağını koparmanız, onun sizi koparmasından daha iyidir.

Ø

Øİnsan güzel bir tenin altındaki çirkinliği görmemek için gözlerini kör etmeden bir kadını sevemez; derinin altında kan, damarlar, yağ, sümük, dışkı; bu fizyolojik iğrençlikleri görmez. Âşık insan kendi gözlerini çıkarmalı, gerçeklerden feragat etmelidir. Benim için ise, böyle bir gerçek dışı yaşam, yaşarken ölmek demektir.Nietzche

Ø

ØAkıllı insanlar; dürüstlüğe, aklı kullanmaya, çalışkanlığa, bilgi ve beceriye, sonra da fiziksel görünüme öncelik verirler.*

Ø

ØBizler arzu edilenden ziyade arzulamaya âşığızdır.

Ø

ØEn çok arzu edilen kadın en çok korkulan kadındır. Tabii bunun nedeni onun ne olduğu değil, bizim onu nasıl gördüğümüzdür.

Ø

ØAşık olmak demek, yaşamdan nefret etmek demektir.,

Ø

ØSevgi, bilinçli bir tercih; aşk ise, kendini kaybediştir.*

Ø

ØAşk, bir anda başlar, bir anda biter.*

Ø

Øİnsanlar aşk için, kendilerini de aşık olduklarını da bir anda harcayabilirler.*

Ø

ØAşık olan, aşık olduğu kişiyi bir anda göklere de çıkarabilir; yerin dibine de geçirebilir. Oysa sevgi, karşınızdaki kişide gördüğünüz güzellikler ve doğru şeylerden dolayı ağır ağır başlar; yanlış yapınca da ağır ağır biter.*

Ø

ØKimse sevdiğini bir anda sevmedi, bir anda da terk etmedi.

Ø

Øİnsanlar aşk ile sevginin ayırımını yapabildikleri zaman, aşık olmaktan kurtuldukları zaman, gerçek özgürlüğe kavuşurlar.*

Ø

ØHer aşık, aşık olduğuna kul-köle olur; yanlış isteklerine boyun eğer. Oysa seven, yanlışa boyun eğmez; yanlışları düzeltmek için mücadele verir.*

Ø

ØFiziksel görünüme ve ekonomik güce öncelik verenler, sonuçta kaybederler.*

Ø

ØBir insan dürüst bir dosta sahip olmaktan daha güzel bir hazineye nasıl sahip olur ki?*

Ø

ØBir insan, dürüst ve çalışkan olan yüzlerce, binlerce insanı sevebilir; ama bir meczup, sadece bir kişiye aşık olur.

Ø

ØAşk ile sevginin ayırımı belki şuralarda ortaya çıkar: Sevdiğinizi zannettiğiniz kişinin her türlü isteğini, -örneğin, uyuşturucu kullanma, hırsızlık yapma, adam öldürme, kendine ve insanlara zarar verme gibi isteklerini- sırf o istediği için kabul ediyorsanız, siz aşıksınız, demektir. Dünya üzerinde o kadar ciddi olaylar yaşanırken, bunlara kayıtsız kalıyor ve sevdiğinizi zannettiğiniz kişiden başkasını gözünüz görmüyorsa, siz aşıksınız demektir. Çevrenizde onca haksızlıklar oluyor ve siz de bunlara aldırmayarak, kafanız hâlâ bu kişiyle meşgulse, siz aşıksınız demektir. Bu durumda sizin ne kendinize ve ne de çevrenize bir yararınız olmaz.Sizden sorumluluk beklenmez. Çünkü siz dünyada sadece iki kişinin yaşadığını sanmaktasınız. Oysa seven insanlar çevresinde olup bitenlere kayıtsız kalmazlar.*

Ø

ØAşık olmak, saplantı içine girmektir.*

Ø

ØAşık olanlar, bir kişinin dışında kalan her şeye karşı kördürler.*

Ø

ØAşk, bir takıntıdır. Takıntı gerçekçi değil.*

Ø

ØAşk, avanaklıktır. Aklı birkaç karış havada olmaktır.*

Ø

ØMensup olduğun topluma verebileceğin bir hizmet, yapabileceğin bir katkı var ise ve sen yapmıyorsan; sen ya tembelsin, ya bencilsin ya da KORKAKSIN!

Ø

ØKendisi sürekli tükettiği halde, bir şeyler üretemeyen bir insanın ne kadar zararlı olduğunu düşünebiliyor musunuz?*

Ø

ØHerkes, bir şeyler üretmedikçe enflasyon zorunludur.*

Ø

Øİnsanın değeri yok diye sızlanıyorsun. Üretmeyenlerin değerinden söz edilemez.

Ø

ØÇocuğu, ya da bir insanı kim yetiştirir, kim değiştirebilir? Anne-baba, çevre… Doğru değil! Çocuk bulunduğu çevrede kime hayranlık, ilgi, yakınlık ve sevgi duyuyorsa, o yetiştirir, o değiştirebilir. Daha doğrusu onun yetiştirmesine gerek kalmaz. Çünkü çocuk o kimseyi, örnek alır, model alır, onu aynalar. Çocuk onun karakteriyle karakterlenir. İlgi, yakınlık ve sevgi duymadığı birisi, isterse babası olsun, onu yetiştiremez, değiştiremez; tam tersine çocuk, yakınlık duymadığı kişinin söylediklerinin aksini yapar. Kişi birini beğenebilir, takdir edebilir, onunla ilgili olumlu duygular besleyebilir; ama bu onu aynalayacağı anlamına gelmez.*

Ø

ØBildiğin zaman susma, bilmediğin zaman konuşma.*

Ø

Øİyi öğretmen, öğrencesinden de bir şeyler öğrenendir.*

Ø

ØYürümesini öğrenmeden uçamazsınız.”

Ø

ØSıfırı sıfırla bin kez de çarpsanız yine sıfır elde edersiniz!

Ø

ØSenin yolunu ben tasarlayamam, çünkü o zaman senin yolun olmaz. Ama yeterince cesaretin varsa, kendi yolunu kendin bulursun.

Ø

ØNasıl farklı yaşanacağını size ben söyleyemem, diyelim ki söyledim, o zaman da başka birinin tasarladığı bir yaşamı yaşıyor olurdunuz.

Ø

ØBenim ‘biz’ haline getirebilmem için önce ‘ben’ olmam gerek.*

Ø

ØBir psikologun, bir ruh çözümcüsünün herkesten daha fazla ihtiyacı vardır sertliğe. Yoksa içi yalnızca acımayla dolar. Öğrencisi ise sığ sularda boğulur.

Ø

ØBugün en iyi öğretmenin, öğrencisinden bir şeyler öğrenen öğretmen olduğunu anladım.

Ø

ØToprak ne kadar zengin olursa, orada bir şey yetiştirememen de o kadar affedilmez olur.

Ø

Øİçeri çektiğiniz nefes, dışarı verdiğiniz nefesten daha soğuktur.

Ø

ØUçmak istiyorsunuz, ama uçmaya kanat açmakla başlayamazsınız. Size önce yürümesini öğretmek zorundayım ve yürümeyi öğrenmenin ilk adımı, kendi kurallarına uymayan insanın başkaları tarafından yönetilmek zorunda kalacağını anlamaktır. Başkalarının kurallarına uymak, insanın kendisini yönetmesinden çok, hem de çok daha kolaydır.

Ø

ØKendinden hiç hoşlanmayan pek çok insan gördüm; bunlar önce başkalarınıkendileri hakkında iyi düşünmelerini sağlamaya çalışırlar. Bunu başarınca da bu sefer kendileri hakkında iyi düşünmeye başlarlar. Ama bu sahte bir çözümdür; bu başkalarının otoritesinin altına girmeyi kabullenmektir. Size düşen ödev kendinizi kabullenmenizdir, benim sizi kabullenmemin yollarını aramak değil.

Ø

ØBir kitap bizi alıp diğer kitapların üzerine çıkaramıyorsa o kitabın neresi iyidir?*

Ø

ØUstalık, karşındaki insanın zaafları ya da hataları karşısında onu yargılamadan, dışlamadan veya onunla bağları koparmadan, onun düzelmesi için sevgiyle, cesaretle ve gerçeklerden uzaklaşmadan zaafları veya hataları aşma konusunda ışık yakmaktan, kendi çözümünü kendisinin bulmasını sağlamaktan, onu aydınlatmaktan geçmektedir.*

Ø

ØDisiplin, kararlılık ve denetimdir.*

Ø

ØYüzü kızaran tek hayvan biz miyiz?

Ø

ØDürüstlük, insanlık için yararlı şeylerin mücadelesini vermek; doğrulardan taviz vermemek; daima doğru şeyler yapanların yanında olup onların destekçisi olmak ve yanlış yapanların savunucusu olmayıp onların karşısında olmak; içimizdekilerin bakışlarımıza, sözlerimize, ses tonumuza, dahası tüm organizmamıza yansımasıdır.*

Ø

ØDuvarı sağlam olmayanın duvarı tepeye çıktığı zaman göçer.

Ø

ØTemeli sağlamolmayanbina, kurulduğu yere çöker.

Ø

ØKökü hastalıklı olan ağacın içinde zehirli kurtlar gezer.

ØSağlam ağaç fırtınalı havada belli olur.(Köklerinin sağlam olup olmadığıyla)

Ø

ØÇürük bir ağaç, üzerinde uzun süre sağlam meyve taşıyamaz.

Ø

ØSağlam ağaç da, üzerinde uzun süre çürük meyve taşımaz.

Ø

ØGururlu bir yüceliğe erişmek isteyen ağaç fırtınalı hava ister. Yaratıcılık ve keşif de acıda saklıdır.

Ø

ØEn ulu ağaç en yükseklere uzanan ve köklerini en derinlere –hatta kötülüğün içine. salan ağaçtır.

Ø

ØBaşkalarını değil, daima kendini oyna. Kendin doğru değilsen, doğru olanı oynamayı dene.*

Ø

ØDürüst olursan sevilirsin, kıvırtırsan kovulursun.*

ØÇalışkan olmayan insan, boş şeylerle uğraşan insandır.*

ØDoğruysa uy, yanlışsa karşı koy.*

Ø

ØYapılacak ilk devrim, insanın kendi içinde yapacağıdır; insanın kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken, bir düşünce uğruna savaşması yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir.

Ø

ØYaprağı gür, ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgârda devrilir, buna karşılık kökü güçlü ama azyapraklı ağaçta can suyu bin bir güçlükle dolaşır; kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir kiağaç hem rahat gelişsin, hem zamana meydan okusun.

Ø

ØDürüst bir dost bulmak, bir hazine bulmak gibidir. Dürüst bir dostu kaybetmek, tüm servetini kaybetmeye benzer. O serveti tekrar kazanmak için tekrar tüm hayatını ortaya koyman gerekir.*

Ø

ØDuygularını içlerinden geldiği gibi yaşayamayanlar özgür değildir; dürüst de değildir.*

ØDürüst insanlar beynini sonuna kadar kullanmak zorundadır. Sahtekarlar ise, beynini sadece büzer.

ØDürüstlük, başkalarını rahatsız etmeden, kimseye zarar vermeden içten geldiği davranmaktır.*

ØPısırık insanlar, dürüst olamazlar. Kişiliksizler de.*

Ø

ØKişinin kalitesi/gerçek yüzü, ayrılık(kopma) anında, öfke anında, zor zamanda veya üçüncü şahıslar yanında ortaya çıkar.*

Ø

ØParazitler, bağırsak da yaşar, bağırmasak da.

ØGurur aptalın oyuncağıdır.

Ø

Øİnsanların elindeki para özgürlüğün; ardına düşülen para ise köleliğin ifadesidir.

ØKendi aklını kullanamayan insan, kitapların en güzeline de inansa özgür düşünemiyor demektir.

ØKendi tutkularının tutsağı olmayan kişi özgürdür.

Øİnsan tanrılarını silemeyen özgür değildir.*

ØGerçek özgür olan hiçbir zaman köle olmaz, çünkü köle ancak korkan kimsedir. Köle olan da aynı nedenle özgür olamaz, görünüşte özgür olsa bile. Bilge, başkalarının doğal efendisidir, görünüşte köle olsa bile. Dış durumlar önemsizdir; bilge, kölelik içinde bile özgürdür.

Ø

ØAşkım için kendimi, özgürlüğüm için aşkımı da feda ederim.

Ø

ØDoğruyu anlatanın sorumluluğu, bunu aktarmakla biterken dinleyenin sorumluluğu dinlemekle bitmez. dinlediğine sahiplenmesi gerekir.*

Ø

ØKaynatmak isteyenler, kaynayıp giderler.*

ØYanlış yapmayayım diye sakın hiçbir şey yapamaz duruma gelme!

ØIşığımızı engelleyen duvarları ya aşmak, ya da kaldırmak zorundayız.”

ØEngeller, gözünüzü doğru hedeften ayırdığınız zaman ortaya çıkan korkunç şeylerdir.

ØZorluklarla karşılaştığında başını kuma gömmekten vazgeç!.. Çünkü senin başının kumun içinde olduğu dönemde de Dünya dönüyor!..

ØBir engelle, bir fırsat arasındaki fark; ona karşı olan tutumunuzdur. Her fırsatın bir zorluğu ve her zorluğun bir fırsatı vardır.

ØFırsatların sayısı, onları görecek insan sayısından çok daha fazladır.

ØHayatınızın direksiyonuna başkası değil, kendiniz geçin.*

ØHayatınızın en değerli günü doğduğunuz gün ile neden doğduğunuzu öğrendiğiniz gündür.

ØDaha iyi olmak için çalışmayan iyi olarak kalamaz.

Ø

ØSaygınlığı içinde yaşadığın ortam; karakteri inandığın doğrular belirler.

ØSaygınlık, sandığın; karakter olduğun şeydir.

ØSaygınlık fotoğraftır; karakter ise yüz…

ØSaygınlık dışarıdan; karakter içeriden gelir.

ØSaygınlık, yeni bir topluluğa girdiğinde sahip olduğun; karakter ise, yeni bir topluluğa giderken elinde olandır.

ØSaygınlık, zengin veya fakir; karakter ise mutlu veya mutsuz yapar.

ØSaygınlık, insanların mezar taşına kazıdıkları; karakter ise, meleklerin Allah ‘ın huzurunda senin için söyledikleridir.

ØSaygınlık, insan hayatı için her şey; karakter ise, saygınlığı yakalamanın koşuludur.

Ø

ØHer şeye ‘evet’ demek zayıflık, güçsüzlük ve acizliktir; ‘Hayır’ diyebilmek, güçlü bir karakterin göstergesidir.*

ØSevgi için dürüstlük, saygı için insan olmak yeterlidir.

ØSevgi için zamana ihtiyacımız vardır; saygı ise zaman gerektirmez.

ØBeni sevmek demek; öncelikle beni anlamak, beni önceliklerime sahip çıkmaktır; aç mıyım, susuz muyum, hasta mıyım, düşünerek buna yönelik çözümlerin peşine düşmektir.*

ØSaygı, farklılıkları kabullenebilmedir. Saygı, başkalarının görüşlerini ve inançlarını kabul etmek değildir.*

ØSaygı bir empati, bir hoşgörü, bir nezaket ve bir kabalaşmamadır. Saygı, dinlemek, alay etmemek, hakaret etmemek ve küçümsememektir.*

ØSaygı, başkalarının yerine kendini koyabilmedir.*

ØSaygı, birtakım kusurları cezalandırma yoluna gitmemektir.*

ØSaygı, başkalarını anlayabilmedir.*

ØSaygı, herkese; sevgi ise, sadece dürüstlere karşı gösterilir.* Yanlış yapanlara saygı, doğru yapanlara sevgi gösterilir.*

ØSevgiyle bağlanmadığınız insanlar sizi kolay kolay aldatamazlar.*

ØSevmek, birlikte olmaktan geçer.*

ØSizi değil, düşüncelerinizi sevdiğini söyleyenler, düşüncelerinize inanmıyordur.*

ØDoğu’da saygı, Batı’da sevgi eksik; Doğu’da hoşgörü, Batı’da samimiyet eksik değil mi? Batı ‘da kişilik sahibiymiş gibi, Doğu’da kişiliğine güvenmeyen bir insan modeli ortaya çıkar. Oysa gerçek kişilik sahibi olmak, saygı ve sevginin birarada olmasıyla mümkündür.*

ØDoğallığın olduğu yerde, gerçek saygı ve sevgi tesis edilir.*

ØDoğallığın olmadığı yerdeki saygı ve sevgi sahtedir.*

ØKendi bacamızın dumanını görmek için başkasının pencerine gitmemiz zorunludur.*

Øİşitirsen unutursun; görürsen hatırlarsın; yaparsan anlarsın. Okuduklarının %10 ‘unu; duyduklarının %20 ‘sini; gördüklerinin %30 ‘unu; hem görüp, hem duyduklarının %50 ‘sini; söylediklerinin %80 ‘ini; davranışlarınla birlikte söylediklerinin %90 ‘ını hatırlarsın.

ØBilgi öğretilir; ancak, bilgiyi kullanabilme becerisi öğretilemez… Beceri, çalışma sonucunda kazanılır.

ØÜşüyen insan, ateşi düşünerek ısınamaz.

ØÇalışmak gerektiğini düşünerek başarılı olamazsın.

Ø

ØBir şey TERCİH ise; yapmak zorunda olduğunuz için yaparsınız. Bir şey İNANÇ ise; istediğiniz için yaparsınız.

ØBir şey TERCİH ise; istediğiniz zaman yaparsınız. Bir şey İNANÇ ise; isteseniz de, istemeseniz de yaparsınız.

ØBir şey TERCİH ise; yalnızca bir seçenek olarak görürsünüz. Bir şey İNANÇ ise; zorunluluk olarak görürsünüz.

ØBir şey TERCİH ise; zorlanınca değiştirirsiniz. Bir şey İNANÇ ise; asla değiştirmezsiniz.

ØBir şey TERCİH ise; açık bir tanım veremezsiniz. Bir şey İNANÇ ise; ulaşılabilir ve değerli bir hale getirirsiniz.

ØBir şey TERCİH ise; ulaşamayabilirsiniz. Bir şey İNANÇ ise; kesinlikle ulaşırsınız.

Ø

Øİnsanlar inandıkları şeyleri yapmalı; inandıkları şeyleri konuşmalı. İnandıkları şeyler yanlışsa, sözlerinive davranışlarını değil, inançlarını değiştirmeli. İnançlarını değiştirmenin yerine söz ve davranışlarını değiştirenler, bizi kandırmak isteyen ikiyüzlülerdir.*

Øİnanmadıkları şeyleri yapanlar ikiyüzlülerdir. Onlar yanlışı da yapsalar, doğruyu da yapsalar kişiliksizdirler.*

Øİnanıyorsanız yaparsınız. Sadece doğru bulursanız, yapıp yapmayacağınızı düşünürsünüz.*

Øİnanıyorsanız mutlaka çözümler bulursunuz. Sadece doğru buluyorsanız, zor gelince engeller bulursunuz.*

Øİnananlar, yapacakları işlerde kınanmaktan çekinmezler.

ØYaşam zorlukları yenme savaşıdır.*

Ø

Øİnanıyorsanız görür ve gösterirsiniz,

Øİnanıyorsanız susmaz, konuşursunuz,

Øİnanıyorsanız boş durmaz, araştırırsınız,

Øİnanıyorsanız yaşama geçirirsiniz,

Øİnanıyorsanız duygularınızı gizleyemezsiniz,

Øİnanıyorsanız unutmazsınız,

Øİnanıyorsanız başarırsınız…

Ø

ØBaşarılı insan, daima çözümün bir parçasıdır; başarısız insan ise, daima sorunun bir parçasıdır.

ØBaşarılı insanın her zaman bir programı vardır; başarısızın ise, her zaman bir mazereti vardır.

ØBaşarılı insan, işine yardım edeyim, der; başarısız ise:“ Bu, benim işim değildir.” der.

ØBaşarılı insan, her soruna bir çözüm bulur; başarısız ise, her çözümde bir sorun görür.

ØBaşarılı insan:“ Zor olabilir, ama imkansız değildir.” der; başarısız:“ Mümkün olabilir, ama çok zor.” der.

ØBaşarılı insan, en olumsuz durumda bile bir çıkış noktası görür; başarısız, en olumlu durumda bile engeller bulur.

Ø

ØBir insanın başarısı ile başarısızlığı arasındaki ayırıcı çizgi, zamanı ne kadar iyi yönettiği konusunda ortaya çıkar.

ØElimizden gelen her şeyi yapabilseydik, kesinlikle hayretten dilimizi yutardık.

ØYenilgiyi daha baştan kabul eden insanlar, hiçbir zaman zafere kavuşamazlar.

ØHiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde çıkmamıştır.

ØYüzünüzü güneşe döndüğünüzde gölge arkada kalır.

ØVazgeçmek; geçici bir sorun için kalıcı bir çözümdür.

ØBaşarısızlık bozguna uğramak değildir; ertelemedir. Bizi yolumuzdan geçici olarak saptıran dolambaçlı bir yoldur; bir çıkmaz sokak değildir.

Ø

ØEğer bir çocuk, sürekli eleştirilmişse; kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.

ØEğer bir çocuk, kin ortamında büyümüşse; kavga etmeyi öğrenir.

ØEğer bir çocuk, alay edip aşağılanmışsa; sıkılıp utanmayı öğrenir.

ØEğer bir çocuk, devamlı utanç duygusuyla eğitilmişse; kendini suçlamayı öğrenir.

ØEğer bir çocuk, hoş görüyle yetiştirilmişse; sabırlı olmayı öğrenir.

ØEğer bir çocuk,desteklenip yüreklendirilmişse; kendine güven duymayı öğrenir.

ØEğer bir çocuk, aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse; bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.

Ø

ØDinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.

Ø

ØAdalet, topaldır; ağır yürür; fakat gideceği yere ergeç varır.

ØAdalet, haksızlık yapana zulüm gibi gelir.*

Ø

Øİki insan arasındaki tek fark, sahip oldukları zaman değil, bunu nasıl kullandıklarıdır.

ØDün tecrübedir öğren..yarın tahmindir planla..bugün fırsattır kullan.

Ø

ØÇalışanlar geçinirler; mücadele verenler kazanırlar.*

ØMücadele vermeden bir şeyleri kazanamazsınız.*

ØKaybetmeyi göze almadan kazanamazsınız.*

ØEkmeğini mücadele vererek elde ettiklerine inananlar, mücadele vermekten vazgeçmezler.*

Ø

ØMecburiyetten kusanlar, içlerindekini tam boşaltmadan temizlenemezler.*

ØArınmak istemeyen kimseler, istemeden de olsa kirliliklerini ortaya dökebilirler.*

ØDoğruların değil, felaketlerin değiştirdiği insanlar gerçekte değişmemişlerdir.*

Ø

ØKendi kabuğuna çekilen insan, ne dikenin acısını, ne gülün kokusunu tanıyabilir. Bu da onu, gerçek yaşamı tanımaktan uzaklaştırır.

ØYalnızlığımı elimden aldıkları halde gerçekten eşlik etmeyenlerden nefret ederim.

Ø

ØBazıları için af(cezalandırılmama) bir ödüldür(Bkz. Affetmek)-42/30*

ØBazıları için affedilme bir ödül olabilir; oysa affetmek, sadece cezalandırma yoluna gitmemektir.*

Ø

ØHaberi nasıl gördüğünüz, nereden baktığınıza bağlıdır.

Ø

ØAncak haz verecek şeylerin ölçüsünü acı verecek şeylerin karşısında iyice tartıp değerlendirmeyi bilen kimse, daha büyük hazlar için daha küçük hazlara yüz çevirmeyi öğrenen, hatta sırasında daha büyük hazza erişmek için acıyı üzerine almaya hazır olan kimse, erdemli bir insan adını almaya hak kazanmıştır. Böyle bir kimse artık mutluluğunu rastlantıya değil, kendi akıllılığına ve kendi eylemine borçludur.

Ø

ØHer iş ve hamlede önce hedef ve amacın tayin edilmesi gerekir ki, insan vesilelere(nedenlere) bağlanıp kalmasın.

Ø

ØÖğrenci hazır olduğunda, öğretmen gelir.

Ø

ØYanlışları ve kötülükleri Allah ‘tan korktuğun için değil, yanlış ve kötü olduğu için yapma; ama yanlış ve kötülük yaptığın zaman, Allah ‘tan kork. Doğruları ve iyilikleri Allah ‘tan ödül bekleyerek yapma; ama doğruları ve iyilikleri yaptığın zaman, Allah ‘ın yardım edeceğini ve karşılık vereceğini ümit et.*

ØBir şeyin yanlış ve kötü olduğunu Kur’an, akıl ve bilim yoluyla öğrenebilirsin.*

ØAllah ‘ı hesaba katarak kötülüklerden kaçınmak, Allah ‘tan korktuğun için kötülüklerden kaçınmak değildir. Bu ifade, yanlış ve kötülükleri Kur’an ‘dan öğrenerek kesin bilgiyle inanma, bu konuda kuşkuya düşmeme; yanlış ve kötülük yaptığın zaman Allah ‘ın karşılık vereceği bilincinde olmaktır.*

Ø

ØDüzeltmek nasıl olur mu dedin? İşte sana ipucu: Akıllı bir öğrenciyi, akıllı bir tüccarı düşün. Öğrenci zayıf alıyorsa, tüccar malını satamıyorsa nelere dikkat eder? a)Başarısızlığın ve zayıf almanın gerçek nedenlerini tek tek sıralar. b)Bundan sonra bu sorunun üstesinden gelebilmek için gerçekten yapabileceği şeyleri tek tek sıralar. Kandırmadan ve kendini avutmadan… Hatayı düzeltmede atılacak ilk ve en önemli adım, NEDENLER VE ÇÖZÜMLER ‘dir. Nedenleri ve çözümleri sunarken ne ölçüde dürüst, samimi ve gerçekçi olursanız, sorunu o ölçüde aşarsınız.

ØUygarlık, yozlaşmadan uzlaşabilmedir.*

ØMedeni olmak, belli bir asra ve çağa ait bir davranış değildir.*

ØHata yapmış olsan da, ilkeli, uygar ve kişilikli olmalısın.*

ØKişilikli insanlar ne alçalırlar ne de böbürlenirler.*

ØDoğal olan, abartısız ve yapmacıksız olandır.*

ØGüneşin bize ulaşmasını istiyorsak, gölgeden çıkmamız gerek.

ØDin, karakter ve kişilik etiğidir.*

ØSÜRÜ PSİKOLOJİSİ: Grubun üyelerini, elindeki olanakları ve bilgiyi fazlasıyla yeterli görme: Bizim yeterli düzeyde adamımız, paramız, hastanemiz, okulumuz, marketimiz, manavımız, kasabımız, terzimiz, berberimiz, doktorumuz, mühendisimiz, öğretmenimiz, hocamız var. Grubun dışındaki her şeyi ve herkesi gereksiz ve fazlalık olarak görme, ilgisiz kalmak .*

Ø

ØDua etmek, Allah ‘a yaklaşmanın en güzel yoludur. İnsanla Allah arasındaki en güçlü ilişki duadır.

ØHer haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır=Her şey olacağına varır-6/67

ØÖrtülerine bürünenler(kepenkleri çekenler – çevrelerine duvarlar örenler) gerçekleri göremezler-11/5 71/7

ØKesin bilmediğin şeyi izleme-17/36

ØKötü tuzak, sadece sahibine dolanır-35/43

ØDürüstleri aldatanlar, aldanırlar; ama farkına da varmazlar-2/9

ØBaşkalarının göstermesiyle yürüyenler, bir gün karanlıklar içinde çakılıp kalmaya mahkumdurlar-2/17-20

ØAnlamayanların, suskunların ve göremeyenlerin gerçeklere dönmelerini beklemek nafiledir-2/18

ØBatağa batanlar, ışığa tahammül edemezler; kendi gayretleriyle değil, dürtmelerle yürürler-2/20

ØBozguncular da, eşkıyalar da, meslekleri zarar vermek olduğu halde düzelttiklerini düşünürler-2/11-12

ØYalan söyleyenlerin içlerinde hastalık vardır-2/10

Øİdeal bir öğreti, iyilikseverlerin aleyhinde olamaz-9/91

ØKişiyi sözlerinden çok davranışları ve duyguları tanıtır. Bu da özveride bulunduklarıyla ölçülür-2/203-208

(Turgut Çiftçi) http://www.hakveadalet.com/ozun-sozu-sozun-ozu-ozlu-sozler

<span “>

This entry was posted on Cumartesi, Şubat 21st, 2009 at 04:52 and is filed under ÖZLÜ SÖZLER. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Yorum Yaz